Pitagor’a göre eski Yunan musikisinde ancak üç tane hakiki makam bulunduğunu, bu üç makamın muhtelif perdeler üzerine nakledişinden yedi ün nasıl olduğunu ve ses merdiveninin daima yerinde sabit bırakılmasına mukabil her ün için merdivende ayrı bir sahanın tahsis edildiğini geçen makalede anlatmıştım.
Pitagor’dan sonra gelenler onun koyduğu kaideyi bozdular ve yedi ündeki aralıklar sırasının icaplarına göre sesleri dikleştirip pestleştirerek ünlerin hepsini ses merdiveninin bir tek sahasına sıkıştırdılar.
Bu iş böyle yapıldı: Pitagor’un büyük ergin merdiveninde Meisi olan la perdesi yerinde sabit addedilerek ele alındı ve bütün makamlar için temel sayıldı; makam dizilerindeki sesler la perdesine nisbetle lüzumu olan aralıklarda tertip olunup birer sekizli vucuda getirldi; sonra da büyük ergin merdivenin diğer sesleri o sekizlilerin tiz veya pest tarafına eklendi. (21 numaralı nota misaline bakınız.)
Görülüyor ki, Pitagor mesleğinin tersine olarak, ergin merdiven her makamda bir perde yükselmek suretiyle mütemadiyen yer değiştirdiği halde makamlar la-la sekizlisi arasında sabit kalmaktadır.
Pitagor mesleğinde bir tek ergin mediven ve bir tek ekleme vardı; yeni meslekte ne kadar makam varsa o kadar merdiven ve o kadar da ekleme ortaya çıkmıştır. Evvelce notası kaba dügah’tan ibaret iken şimdi:
La si do diyez re mi fa diyez sol
diye yedi tane ekleme’ye tesadüf ediyoruz.
21 numaralı notada merdivenlerin aralıklarına dikkat edilirse her bir merdivenin Pitagor tarafından tespit olunan ergin büyük merdivendeki aralıkları tıpatıp sırayla tekrar etmekte olduğu anlaşılır.
Yedi makamın sekizlileri de Pitagor’un makamlarına ait sekizlilerin la perdesinden başlattırılmasıyla teşkil edilmiştir.
Fakat Pitagor mesleğinde Doristi makamı mi’den ve İpodoristi makamı bir dörtlü daha yukarıda olan la’dan, Frigisti makamı re’den ve İpoftigisti makamı bir dörtlü daha yukarıda olan la’dan, Frigisti makamı do’dan ve İpolidisti makamı bir dörtlü daha yukarıda olan fa’dan başladığı halde yeni meslek Doristi’nin tam merdivenini re’den ve İpodoristi’nin tam merdivenini bir dörtlü daha aşağıda olan la’dan, Frigisti’nin tam merdivenini mi’den ve İpofrigisti’nin tam merdivenini bir dörtlü aşağıda olan si’den, Lidisti’nin tam merdivenin fa diyez’den ve İpodidisti’nin tam merdivenini yine bir dörtlü aşağıda olan do diyez’den başlatmaktrır.
Dechevrens’in “Etudes de science musicale” adlı kitabının birinci cildinin 317 inci sahifesinden aldığım ve yalnız çıkıcı vaziyetten inici vaziyete koyduğum yukarıki notada amudi kalın çifte çizgilerle ayrılan yer yedi üne ait sekizlilerin hep birden nakledilmiş oldukları sahadır. Bu sahanın sağ ve sol taraflarındaki ufki not başları büyük ergin merdivenin sekizlilerden artan ve tize, yahut peste ilave olunan perdeleridir. Bazı notaların üzerlerinde yazılı diyez, bemol veya bekar işaretleri metinde izah edildiği, o notaların iki türlü kullanılabileceğini ve böyle yapılmakla makamın değiştirilmiş olmayacağını gösterir.
Yani isminin evvelde İpo edatı bulunan makamlar İpo’suz adaşlarına nisbetle Pitagor mesleğinde birer dörtlü tiz, yeni meslekte ise bilakis birer dörtlü pest’tirler.
Bundan dolayı idi ki geçen makalemde İpodoristi, İpofrigisti, İpolidisti gibi tabirlerin Pitagor’dan sonra gelen Yunanlılar tarafından başka bir nazariyeye göre verilmiş isimler olduğunu Dechevrens’e atfen söylemiştim.
Hakikaten Yunanca’da “aşağı” manasını ifade eden İpo tabiri yeni meslekte adaşlarından birer dörtlü pest olan makamlar için münasip ise de Pitagor mesleğinde adaşlarından birer dörtlü tiz olan makamlara uymaz gibi görünmektedir.
Lakin Yunanlıların bu nevi ıstılahlarında saz tellerini esas tuttukları ve “kaba, tiz, aşağı, yukarı ihl..” sözlerini kullanırken sazın elde duruşuna göre tiz tellerin aşağıda ve pest tellerin yukarıda bulunuşunu göz önüne getirdikleri hatırlanacak olursa mesele kendiliğinden halledilir: İpo edatını Pitagor ile çözmelerinin “tiz” manasında aşağı ve Pitagor’dan sonrakilerin “pest” manasında aşağı telakki etmiş olmaları muhtmeldir.
Yeni mesleğin Yunan musikisinde ihdas ettiği (meydana getirdiği) değişiklikler şu saydıklarıma münhasır kalmıyor.Görün daha neler var:
Yedi makamın her biri için tam birer merdiven vucuda getirildiğinden bu müteaddit merdivenlerdeki sesler bir araya toplanınca üç sekizli genişliğinde bir umumi merdiven meydana çıkıyor. Halbuki insan sadası için bu genişlik pek fazladır. Nasıl ki, Pitagor o sebeple iki sekizliyi aşmak istememişti.
Yeni meslekteki umumi merdiven böyle insan sadasının yetişemeyeceği bir genişliğe varınca hanendeler bazı makamların her tarafına teganni edemez oldular.
Aristides Quintilianus Yunan hanendelerinin yalnız İpodoristi makamını tamam olarak teganni edebildiklerini, öteki makamlarda ise, bizim muhayyer dediğimiz la perdesine kadar okuyarak daha ilerisini sazendelere bıraktıklarını söylemektedir.
*****
Bu münasebetle bir nokta dikkate çarpıyor:
Bir makamın, aralıkları değiştirilmemek ve bir tek perdeden başlatılmak şartıyla birden ziyade şekli olamaz. Pitagor’un yedi makamdan ancak üçü kol, diğerleri ün –yani kolların şedleri- idi: İpodoristi makamı Doristi’nin, İpofrigisti makamı Frgisti’nin, İpodisti makamı Lidisti’nin -demin söylediğim gibi- birer dörtlü daha tiz perdeye nakledilmiş şeddinden ibaretti. Yeni meslekte ise bütün makamlar la perdesinden başlatıldığına göre artık İpo’lu makamların İpo’suz adaşlarından hiçbir farkları kalmamış olmak lazım gelir. Görülebilen fark merdivenlerinin en tiz ve en pest perdeleri arasındaki başkalığa inhisar ediyor: Doristi’nin merdiven yegah’ta kalırken İpodoristi’nin merdiveni kaba dügah’a kadar inmektedir; Frigisti’nin merdiveni hüseyni aşiran’da bitiyorken İpofrigisti’nin merdiveni kaba puselik’e kadar uzanmaktadır; Lidisti’nin merdiveni ırak’da sona eriyorken İpolidisti’nin merdiveni kaba dik hicaz’a kadar gerilemektedir. Anlaşılan Yunanlılar bunu makamların birbirinden ayırt edilmesine kafi bir fark saymışlar.
Başka bir fark daha düşünülebilir: Doristi makamında mi perdesinin – isteğe tabi olarak- bemollü kullanılması caiz iken İpodoristi makamında si bemol perdesinin natürelleştirilmesi mümkündür. Yine böyle Frigisti makamında fa diyez’in natürelleştirilmesine mukabil İpofrigisti’de do’nun diyezlenmesi ve Lidisti makamnında sol diyez’in natürelleştirilmesine mukabil İpolidisti’de re’nin diyezlenmesi tecviz olunmaktadır. Acaba bu çeşitlilik İpo’lu makamların İpo’suz adaşları arasında bir ayrılık diye mütalea edilebilir mi?
Bence, hayır. Çünkü çeşitli sayılan o perdelerin umumi merdivendeki mevkileri birbirinin aynıdır: Hepsi de merdivenin tizden itibaren yedinci sesi olan Paramesi mevkiini işgal ediyorlar. Yani iki türlü okunabilen notalar makamların cümlesinde bir tek Paramesi’den ibarettir. Bu bakımdan nota tebeddülünü ikinci bir fark addedemeyiz.
*****
Yeni mesleğin Pitagor mesleğine nazaran Yunan musikisinde yaptığı diğer bir inkılap da şudur:
Pitagor bitişik (sinimmanon) adıyla andığı teldördü yalnız üç kolun başka perdelere nakli için Mesi ile Paramesi arasının yarım ses indirilmesi işinde kullanmıştı. Onun mesleğinde bitişik teldört İpodoristi, İpofrigisti, İpolidisti ünlerinin teşkiline yaramaktan başka bir hizmet görmüyordu. Halbuki yeni meslekte makamların yapısına bakılmaksızın hem bitişik teldört hem de ayrık (Diazevgmenon) teldört hizmete alındı ve bitişik teldört sanki ses merdivenin ayrılmaz bir parçası imiş gibi merdiven nereye gittiyse onunla beraber gitmeye başladı. Öyle ki si natürel yerine si bemol’ün veya tersine olarak, si bemol yerine si naturel’in kullanılması makamda kol veya ün itibariyle hiçbir tebeddül vucuda getirmez oldu. İşte Paramesi’ler bundan dolayı iki türlü hüviyet edinmiş bulunmaktadırlar.
Biraz evvel nota tebeddülünü ikinci bar fark addetmeyişim de şu suretle doğru çıkıyor.
*****
Eski Yunan musikisinde makamların geçirdikleri maceralar bu kadarla kaldı sanmayınız: Milattan evvel dördüncü asırda yaşamış olan Aristoksen , elinde bir lobutla meydana gelerek her şeyi bir kere daha altüst etti.
Pitagor musikiyi rakamlara bağlayarak nizama koymuştu; Aristoksen ise musiki bahsinde yalnız kulağa ehemmiyet vermek umdesini tesis etti.
Aristoksen eskilerin ünleri değil, kollara “ahenk” demiş olduklarını unuttu, yahut bilmedi ve artık hep birbirine benzer hale gelmiş olan yedi merdiveni bir tek koldan yedi ün teşkiline yarar bir vasıta telakki etti.
Böyle yapınca da:
-Niçin yedi ünle kalalım? Altı tane perde daha var ki onlardan da birer ün teşkil edilebilir.
Diye düşündü. Evet mademki 21 numaralı notada görüldüğü üzere:
La Si Do diyez Re Mi Fa diyez Sol
Perdeleri ayrı ayrı birer ekleme sayılarak bunların üzerinde yedi merdiven vucuda getirilebiliyor o halde öteki perdelerin, yani:
Si bemol Do Re diyez Fa Sol diyez La seslerinin ekleme yapılmasına ve bunların üzerinde de birer merdiven kurulmasına ne mani vardı?
Aristoksen düşündüğünü tatbik etti ve son zikrettiğim altı perdeden birer merdiven kurarak bütün müelliflerin kendisine isnat etmekte müttefik oldukları on üç makamı meydana koydu.(22 numaralı nota misaline bakınız)
Aristoksen’in on üç makamı hakikatte bir tek kolun pest’ten tize doğru muhtelif perdelere nakledilmiş müteaddit şekillerden başka bir şey değildir. Fakat eklemeleri on üçe vardırmakla Aristoksen neticede sekizliyi şöyle on iki yarım aralığa bölmüş oluyordu:
La Si bemol Si natural Do Do diyez Re Re diyez Mi Fa Fa diyez Sol Sol diyez La
Pitagor’un koma nazariyesi ve kesinti, artaç farkları Aristoksen’in mesleğinde meduttur (reddedilmiştir). Aristoksen yarım sesleri -tıpkı şimdi garp musikisinin on iki müsavi taksimatlı muaddel sekizlisinde olduğu gibi- hep birbirine müsavi tutar. La diyez ile Si bemol, Do diyez ile Re bemol, Re diyez ile Mi bemol, Fa diyez ile Sol bemol, Sol diyez ile La bemol arasında Aristoksen’e göre hiçbir fark yoktur.
*****
Deminden beri verdiğim izahattan anlaşıldığı üzere Aristoksen kol ile ünü de ayırt etmemiştir ve Aristoksen’in on üç makamı hep:
Tam tam yarım + tam tam yarım
diye birbirinden ayrı iki teldört’ten müteşekil bir tek kolun, muhtelif şedlerinden ibarettir. Bu kol ise bildiğimiz Doristi’dir. Aristoksen makamları çoğaltıyorum derken Pitagor’un Frigisti’si ile Lidisti’sine hayat hakkı vermemek suretiyle bilakis azaltmış ve bire kadar indirmiş bulunuyor.
Th.Reinach’ın “La musique Grecque” isimli kitabının 56 ıncı sahifesinden alınan ve fa anahtarından sol anahtarına nakledilerek inici vaziyete konulan bu notada M harfi Mesileri gösteriyor ki şunlardır: Fa Fa diyez Sol Sol diyez La Si bemol Si naturel Do Do diyez Re Mi bemol Mi naturel Fa. 13 üncü makam 1 numaralı makamın bir sekizli tizde aynen tekrarından ibarettir. Teldörtler, üstlerindeki mutarızalarla ayrılmışlardır.
Aristoksen’in düşüncesine göre, dianotik tabii dizi üst üste konulan ve her biriyle üstündeki arasında 3/2 nisbeti bulunan yedi tane beşliden doğmuştur. Bu beşlikler bir sekizli hududu içine getirilerek dizi halinde sıralanınca bütün aralıkların değiştirilmesine kalkışacak olursa ahenk derhal bozulacak ve sesler musikiye aykırı bir mahiyet alacaktır.
İşte Aristoksen bu düşünceye dayanarak aşağıdaki üç kaideyi tesisi etmiştir:
1-Her diatonik dizi mutlaka beş tane diatonik tam aralıkla iki tane diotonik yarım aralıktan teşekkül eder; ne fazla, ne eksik olamadığı gibi diatonik tam ve yarım aralıkların gayri bir aralığı da ihtiva edemez.
2-Dizide iki tane yarım aralığın yan yana gelmesi caiz değildir; ortalarında ya iki veya üç tane tam aralık bulunmak lazımdır.
3-Tam aralıkların da üçten ziyadesi ard-arda getirilemez; üç tane tam aralık yan yana gelirse onlardan sonra her halde bir yarım aralık bulunmak icap eder.
Bu üç şarta uygun olmayan dizi ahenksizdir, tabiate muhaliftir, red edilmelidir.
*****
Eski Yunan musikisinin çilesi daha dolmamış olacak ki Aristoksen’in halefleri makamlar teşkilatında tenazuru (simetri) temin etmek merakıyla ortalığı tekrar karıştırdılar.
Tenazur şöyle temin edildi:
Evvela Doristi, lasti, Frigisti, Eolisti, Lidisti isimleriyle beş makam esas ittihaz olundu (kabul edildi). Sonra bu makamlardan her birine tabi olmak üzere bir altta bir üstte ikişer makam ihdas edilerek alttakinin adına ipe, üsttekinin adına iper edatı eklendi.
Bu suretle üçer makamdan mürekkep beş zümre ve Pitagor’un tek merdivenine mukabil on beş merdiven vucuda geldi.
İperdoristi İperiasti İperfrigisti İpereolisti İperlidisti
Doristi lasti Frigisti Eolisti Lidisti
İpodoristi İpoasti İpofrigisti İpeolisti İpolidisti
Onbeş makamın dizileri şunlardır: (23 numaralı nota misaline bakınız)
Yunan musikisinin büyük çapta filozoflar elinden ne eziyetler çektiğini gördükçe Türk musikisinin bu çapta alimlerden mahrum ve masun kalışına sevinecek gibi oluyorum.
Bizim musiki ömründe bir kerecik Farabi ayarında büyük bir dahinin alakasına nail –veya düçar- olmakla az kala başını derde sokuyormuş…
Fakat, bereket versin ki, Farabi’nin Yunanistan’dan getirmek istediği aşı tutmadı. Yoksa yalnız biz değil, bizim musiki ile geçinmekte olan bunca milletlerle beraber hepimiz musiki cihetinden öksüz kalacaktık!
Bakınız, Batlamyus Yunan musikisinde ne işler yapmış:
Miladın ikinci asrında yaşayan bu zat musiki meselelerinde Pitagor gibi rakamlara veya Aristoksen gibi kulaklara değil, ancak ve ancak tecrübenin yardımından istifade eden akla müracaat edilmek lazım geleceği nazariyesini ileri sürüyor.
Batlamyus mesleğinin hulasası şudur:
1- Pitagor’un büyük ergin merdiveni her ihtiyaca yeter; çünkü musikide teganni olunabilecek şeylerin hepsini muhtevidir, küçük ergin merdivene hacet yoktur.
2- Büyük ergin merdivendeki Mesi perdesi pest sekizlinin sonu ve tiz sekizlinin başı olduğu için tam ortadadır ve bütün merdivenin nazımıdır. Diğer perdeler Mesi’ye göre tertip edilirler ve onların Mesi’ye nisbetleri hiç değişmez: Her ekleme ile her Niti ipervoleon’un Mesi’ye nisbeti ½ (sekizli)dir. Orta teldördün İpata’sı daima Mesi’ye nazaran 4/3 (dörtlü) nisbetindedir. Ayrık teldördün Praniti’si Mesi’ye nisbetle yine 4/3 (dörtlü) vaziyetindedir. Paramesi daima Mesi’den tanini aralığıyla ayrılır. Ayrık teldördü Niti’si her vakit Mesi’ye nisbetle 3/2 (beşli) teşkil eder. İhl… ,
Dechevrens’in “Edudes de science musical” adlı eserinin birinci cildinin “324 bis” işaretli sahifesiyle Th. Reinach’ın “La musique grecque” isimli kitabının 48-50’inci sahifelerindeki malumata göre tanzim olunan bu notada M harfi Mesi’leri ve P harfi Proslambanomenos (ekleme) leri bildiriyor. Her dizinin Mesi ayrıca satır sonlarında gösterilmiş ve teldörtler, üstlerindeki murarızalarla ayrılmıştır. Esasi makamların isimleri kalın harflerin, tali makamların isimleri ince harflerle yazılıdır.
Bu nota Batlamyus’a göre büyük ergin merdiveni gösteriyor. Teldörtlerin ve perdeleriln isimleri altlarına yazılmıştır. Durgun sesler halkalarla, oynak sesler siyahlarla işaret edilmişlerdir. Mesi’den diğer notalara çekilen kavisler ikisi arasındaki nisbeti bildiriyor. T harfi tanini demektir.
Böylece büyük ergin merdivenindeki seslerin hem birbirine, hem de Mesi’ye nazaran yerlerini tespit eden nisbetler Batlamyus mesleğinin esasıdır.
Pitagor’un ve Aristoksen’in mesleklerinde Mesi yerinde sabit idi; Batlamyus’un mesleğinde ise tize veya peste doğru muhtelif yerlere gidebilir. Şu şartla ki Mesi hangi yükseklikte olursa olsun, diğer perdelerin gerek ona, gerek birbirine nisbetleri bozulmamalıdır. Merdiven bütün heyetiyle yerini değiştirerek tize veya peste doğru yürütülebilir; fakat merdivenin içindeki aralıklar sabit kalır.
Batlamyus insan sadasının tabii hududunu aşmamaya ehemmiyet verdiği için makamların hepsini –Pitagor tarafından insan sadalarının genişliğine göre tesisi edilmiş olan- büyük ergin merdivenin çerçevesine sığdırmak istedi ve ayrık teldördün Miti’sinden orta teldördün İpati’sine yani Hüseyni’den Hüseyni aşiran’a kadar olan sekizliyi her türlü insan sadasına uygun bularak makamları bu sahaya yerleştirdi. Sonra büyük ergin merdivenin artan perdelerinden üçünü tiz tarafa ve dördünü pest tarafa ilave edip çifte sekizliyi tamamladı.
Batlamyus ve Pitagor gibi üç tane kol, ne de Aristoksen ile halefleri gibi on beş tane ün kabul etmemiş, kendi kaidelerine uygun yalnız yedi makam bularak bunları seçmiştir. Onun fikrince bir sekizlinin içinde makam temeli olmaya layık yediden fazla perde yoktur, zira bu perdelerin dörtlü ve beşli uyumlarıyla elde edilmesi lazımdır. Öyle olunca ancak yedi türlü sekizli bulunabilir. Bu sebeple yalnız yedi makam vardır; ne fazla ne eksik. Yedi makama başka herhangi bir makamın ilavesi faydasız, zait ve gayri makuldur.
İşte Batlamyus’un yedi makam: (25 numaralı nota misaline bakınız.)
Dechevrens’in “Etudes de science musicale” ünvanlı eserinin birinci cildinin 335 ve 336’ıncı sahifelerinden alınan bu nota Fa anahtarından Sol anahtarına geçirilmiş ve inici vaziyete sokulmuştur. Mesi’ler: Mi Fa diyez Sol La Si Do Re perdelerinden ibarettir ve hepsinin altında M harfi vardır.
Notada görüldüğü üzere Doristi’nin Mesi’si Pitagor’un büyük ergin merdivenindeki Mesi’dir ve Doristi makamı merdivenin tam ortasındadır. Bu makamın aşağısında İpolidisti, İpofrigisti ve İpodoristi, yukarısında ise Frigisti, Lidisti ve Miksolidisti bulunuyor.
Makam dizilerinin çifte sekizliye iblağı için büyük ergin merdivenin kalan sesleri ilave edilirken insan sadası göz önünde tutularak pek tiz olan seslerin pest tarafa ve pek pest olanların tiz tarafa geçirilmesine dikkat edilmiştir.
*****
Eski Yunan musikisinin mühimce bulduğum bazı müteferrik meseleleri hakkındaki tetkikatını gelecek makaleye bırakıyorum
Pitagor’dan sonra gelenler onun koyduğu kaideyi bozdular ve yedi ündeki aralıklar sırasının icaplarına göre sesleri dikleştirip pestleştirerek ünlerin hepsini ses merdiveninin bir tek sahasına sıkıştırdılar.
Bu iş böyle yapıldı: Pitagor’un büyük ergin merdiveninde Meisi olan la perdesi yerinde sabit addedilerek ele alındı ve bütün makamlar için temel sayıldı; makam dizilerindeki sesler la perdesine nisbetle lüzumu olan aralıklarda tertip olunup birer sekizli vucuda getirldi; sonra da büyük ergin merdivenin diğer sesleri o sekizlilerin tiz veya pest tarafına eklendi. (21 numaralı nota misaline bakınız.)
Görülüyor ki, Pitagor mesleğinin tersine olarak, ergin merdiven her makamda bir perde yükselmek suretiyle mütemadiyen yer değiştirdiği halde makamlar la-la sekizlisi arasında sabit kalmaktadır.
Pitagor mesleğinde bir tek ergin mediven ve bir tek ekleme vardı; yeni meslekte ne kadar makam varsa o kadar merdiven ve o kadar da ekleme ortaya çıkmıştır. Evvelce notası kaba dügah’tan ibaret iken şimdi:
La si do diyez re mi fa diyez sol
diye yedi tane ekleme’ye tesadüf ediyoruz.
21 numaralı notada merdivenlerin aralıklarına dikkat edilirse her bir merdivenin Pitagor tarafından tespit olunan ergin büyük merdivendeki aralıkları tıpatıp sırayla tekrar etmekte olduğu anlaşılır.
Yedi makamın sekizlileri de Pitagor’un makamlarına ait sekizlilerin la perdesinden başlattırılmasıyla teşkil edilmiştir.
Fakat Pitagor mesleğinde Doristi makamı mi’den ve İpodoristi makamı bir dörtlü daha yukarıda olan la’dan, Frigisti makamı re’den ve İpoftigisti makamı bir dörtlü daha yukarıda olan la’dan, Frigisti makamı do’dan ve İpolidisti makamı bir dörtlü daha yukarıda olan fa’dan başladığı halde yeni meslek Doristi’nin tam merdivenini re’den ve İpodoristi’nin tam merdivenini bir dörtlü daha aşağıda olan la’dan, Frigisti’nin tam merdivenini mi’den ve İpofrigisti’nin tam merdivenini bir dörtlü aşağıda olan si’den, Lidisti’nin tam merdivenin fa diyez’den ve İpodidisti’nin tam merdivenini yine bir dörtlü aşağıda olan do diyez’den başlatmaktrır.
Yani isminin evvelde İpo edatı bulunan makamlar İpo’suz adaşlarına nisbetle Pitagor mesleğinde birer dörtlü tiz, yeni meslekte ise bilakis birer dörtlü pest’tirler.
Bundan dolayı idi ki geçen makalemde İpodoristi, İpofrigisti, İpolidisti gibi tabirlerin Pitagor’dan sonra gelen Yunanlılar tarafından başka bir nazariyeye göre verilmiş isimler olduğunu Dechevrens’e atfen söylemiştim.
Hakikaten Yunanca’da “aşağı” manasını ifade eden İpo tabiri yeni meslekte adaşlarından birer dörtlü pest olan makamlar için münasip ise de Pitagor mesleğinde adaşlarından birer dörtlü tiz olan makamlara uymaz gibi görünmektedir.
Lakin Yunanlıların bu nevi ıstılahlarında saz tellerini esas tuttukları ve “kaba, tiz, aşağı, yukarı ihl..” sözlerini kullanırken sazın elde duruşuna göre tiz tellerin aşağıda ve pest tellerin yukarıda bulunuşunu göz önüne getirdikleri hatırlanacak olursa mesele kendiliğinden halledilir: İpo edatını Pitagor ile çözmelerinin “tiz” manasında aşağı ve Pitagor’dan sonrakilerin “pest” manasında aşağı telakki etmiş olmaları muhtmeldir.
Yeni mesleğin Yunan musikisinde ihdas ettiği (meydana getirdiği) değişiklikler şu saydıklarıma münhasır kalmıyor.Görün daha neler var:
Yedi makamın her biri için tam birer merdiven vucuda getirildiğinden bu müteaddit merdivenlerdeki sesler bir araya toplanınca üç sekizli genişliğinde bir umumi merdiven meydana çıkıyor. Halbuki insan sadası için bu genişlik pek fazladır. Nasıl ki, Pitagor o sebeple iki sekizliyi aşmak istememişti.
Yeni meslekteki umumi merdiven böyle insan sadasının yetişemeyeceği bir genişliğe varınca hanendeler bazı makamların her tarafına teganni edemez oldular.
Aristides Quintilianus Yunan hanendelerinin yalnız İpodoristi makamını tamam olarak teganni edebildiklerini, öteki makamlarda ise, bizim muhayyer dediğimiz la perdesine kadar okuyarak daha ilerisini sazendelere bıraktıklarını söylemektedir.
*****
Bu münasebetle bir nokta dikkate çarpıyor:
Bir makamın, aralıkları değiştirilmemek ve bir tek perdeden başlatılmak şartıyla birden ziyade şekli olamaz. Pitagor’un yedi makamdan ancak üçü kol, diğerleri ün –yani kolların şedleri- idi: İpodoristi makamı Doristi’nin, İpofrigisti makamı Frgisti’nin, İpodisti makamı Lidisti’nin -demin söylediğim gibi- birer dörtlü daha tiz perdeye nakledilmiş şeddinden ibaretti. Yeni meslekte ise bütün makamlar la perdesinden başlatıldığına göre artık İpo’lu makamların İpo’suz adaşlarından hiçbir farkları kalmamış olmak lazım gelir. Görülebilen fark merdivenlerinin en tiz ve en pest perdeleri arasındaki başkalığa inhisar ediyor: Doristi’nin merdiven yegah’ta kalırken İpodoristi’nin merdiveni kaba dügah’a kadar inmektedir; Frigisti’nin merdiveni hüseyni aşiran’da bitiyorken İpofrigisti’nin merdiveni kaba puselik’e kadar uzanmaktadır; Lidisti’nin merdiveni ırak’da sona eriyorken İpolidisti’nin merdiveni kaba dik hicaz’a kadar gerilemektedir. Anlaşılan Yunanlılar bunu makamların birbirinden ayırt edilmesine kafi bir fark saymışlar.
Başka bir fark daha düşünülebilir: Doristi makamında mi perdesinin – isteğe tabi olarak- bemollü kullanılması caiz iken İpodoristi makamında si bemol perdesinin natürelleştirilmesi mümkündür. Yine böyle Frigisti makamında fa diyez’in natürelleştirilmesine mukabil İpofrigisti’de do’nun diyezlenmesi ve Lidisti makamnında sol diyez’in natürelleştirilmesine mukabil İpolidisti’de re’nin diyezlenmesi tecviz olunmaktadır. Acaba bu çeşitlilik İpo’lu makamların İpo’suz adaşları arasında bir ayrılık diye mütalea edilebilir mi?
Bence, hayır. Çünkü çeşitli sayılan o perdelerin umumi merdivendeki mevkileri birbirinin aynıdır: Hepsi de merdivenin tizden itibaren yedinci sesi olan Paramesi mevkiini işgal ediyorlar. Yani iki türlü okunabilen notalar makamların cümlesinde bir tek Paramesi’den ibarettir. Bu bakımdan nota tebeddülünü ikinci bir fark addedemeyiz.
*****
Yeni mesleğin Pitagor mesleğine nazaran Yunan musikisinde yaptığı diğer bir inkılap da şudur:
Pitagor bitişik (sinimmanon) adıyla andığı teldördü yalnız üç kolun başka perdelere nakli için Mesi ile Paramesi arasının yarım ses indirilmesi işinde kullanmıştı. Onun mesleğinde bitişik teldört İpodoristi, İpofrigisti, İpolidisti ünlerinin teşkiline yaramaktan başka bir hizmet görmüyordu. Halbuki yeni meslekte makamların yapısına bakılmaksızın hem bitişik teldört hem de ayrık (Diazevgmenon) teldört hizmete alındı ve bitişik teldört sanki ses merdivenin ayrılmaz bir parçası imiş gibi merdiven nereye gittiyse onunla beraber gitmeye başladı. Öyle ki si natürel yerine si bemol’ün veya tersine olarak, si bemol yerine si naturel’in kullanılması makamda kol veya ün itibariyle hiçbir tebeddül vucuda getirmez oldu. İşte Paramesi’ler bundan dolayı iki türlü hüviyet edinmiş bulunmaktadırlar.
Biraz evvel nota tebeddülünü ikinci bar fark addetmeyişim de şu suretle doğru çıkıyor.
*****
Eski Yunan musikisinde makamların geçirdikleri maceralar bu kadarla kaldı sanmayınız: Milattan evvel dördüncü asırda yaşamış olan Aristoksen , elinde bir lobutla meydana gelerek her şeyi bir kere daha altüst etti.
Pitagor musikiyi rakamlara bağlayarak nizama koymuştu; Aristoksen ise musiki bahsinde yalnız kulağa ehemmiyet vermek umdesini tesis etti.
Aristoksen eskilerin ünleri değil, kollara “ahenk” demiş olduklarını unuttu, yahut bilmedi ve artık hep birbirine benzer hale gelmiş olan yedi merdiveni bir tek koldan yedi ün teşkiline yarar bir vasıta telakki etti.
Böyle yapınca da:
-Niçin yedi ünle kalalım? Altı tane perde daha var ki onlardan da birer ün teşkil edilebilir.
Diye düşündü. Evet mademki 21 numaralı notada görüldüğü üzere:
La Si Do diyez Re Mi Fa diyez Sol
Perdeleri ayrı ayrı birer ekleme sayılarak bunların üzerinde yedi merdiven vucuda getirilebiliyor o halde öteki perdelerin, yani:
Si bemol Do Re diyez Fa Sol diyez La seslerinin ekleme yapılmasına ve bunların üzerinde de birer merdiven kurulmasına ne mani vardı?
Aristoksen düşündüğünü tatbik etti ve son zikrettiğim altı perdeden birer merdiven kurarak bütün müelliflerin kendisine isnat etmekte müttefik oldukları on üç makamı meydana koydu.(22 numaralı nota misaline bakınız)
Aristoksen’in on üç makamı hakikatte bir tek kolun pest’ten tize doğru muhtelif perdelere nakledilmiş müteaddit şekillerden başka bir şey değildir. Fakat eklemeleri on üçe vardırmakla Aristoksen neticede sekizliyi şöyle on iki yarım aralığa bölmüş oluyordu:
La Si bemol Si natural Do Do diyez Re Re diyez Mi Fa Fa diyez Sol Sol diyez La
Pitagor’un koma nazariyesi ve kesinti, artaç farkları Aristoksen’in mesleğinde meduttur (reddedilmiştir). Aristoksen yarım sesleri -tıpkı şimdi garp musikisinin on iki müsavi taksimatlı muaddel sekizlisinde olduğu gibi- hep birbirine müsavi tutar. La diyez ile Si bemol, Do diyez ile Re bemol, Re diyez ile Mi bemol, Fa diyez ile Sol bemol, Sol diyez ile La bemol arasında Aristoksen’e göre hiçbir fark yoktur.
*****
Deminden beri verdiğim izahattan anlaşıldığı üzere Aristoksen kol ile ünü de ayırt etmemiştir ve Aristoksen’in on üç makamı hep:
Tam tam yarım + tam tam yarım
diye birbirinden ayrı iki teldört’ten müteşekil bir tek kolun, muhtelif şedlerinden ibarettir. Bu kol ise bildiğimiz Doristi’dir. Aristoksen makamları çoğaltıyorum derken Pitagor’un Frigisti’si ile Lidisti’sine hayat hakkı vermemek suretiyle bilakis azaltmış ve bire kadar indirmiş bulunuyor.
Aristoksen’in düşüncesine göre, dianotik tabii dizi üst üste konulan ve her biriyle üstündeki arasında 3/2 nisbeti bulunan yedi tane beşliden doğmuştur. Bu beşlikler bir sekizli hududu içine getirilerek dizi halinde sıralanınca bütün aralıkların değiştirilmesine kalkışacak olursa ahenk derhal bozulacak ve sesler musikiye aykırı bir mahiyet alacaktır.
İşte Aristoksen bu düşünceye dayanarak aşağıdaki üç kaideyi tesisi etmiştir:
1-Her diatonik dizi mutlaka beş tane diatonik tam aralıkla iki tane diotonik yarım aralıktan teşekkül eder; ne fazla, ne eksik olamadığı gibi diatonik tam ve yarım aralıkların gayri bir aralığı da ihtiva edemez.
2-Dizide iki tane yarım aralığın yan yana gelmesi caiz değildir; ortalarında ya iki veya üç tane tam aralık bulunmak lazımdır.
3-Tam aralıkların da üçten ziyadesi ard-arda getirilemez; üç tane tam aralık yan yana gelirse onlardan sonra her halde bir yarım aralık bulunmak icap eder.
Bu üç şarta uygun olmayan dizi ahenksizdir, tabiate muhaliftir, red edilmelidir.
*****
Eski Yunan musikisinin çilesi daha dolmamış olacak ki Aristoksen’in halefleri makamlar teşkilatında tenazuru (simetri) temin etmek merakıyla ortalığı tekrar karıştırdılar.
Tenazur şöyle temin edildi:
Evvela Doristi, lasti, Frigisti, Eolisti, Lidisti isimleriyle beş makam esas ittihaz olundu (kabul edildi). Sonra bu makamlardan her birine tabi olmak üzere bir altta bir üstte ikişer makam ihdas edilerek alttakinin adına ipe, üsttekinin adına iper edatı eklendi.
Bu suretle üçer makamdan mürekkep beş zümre ve Pitagor’un tek merdivenine mukabil on beş merdiven vucuda geldi.
İperdoristi İperiasti İperfrigisti İpereolisti İperlidisti
Doristi lasti Frigisti Eolisti Lidisti
İpodoristi İpoasti İpofrigisti İpeolisti İpolidisti
Onbeş makamın dizileri şunlardır: (23 numaralı nota misaline bakınız)
Yunan musikisinin büyük çapta filozoflar elinden ne eziyetler çektiğini gördükçe Türk musikisinin bu çapta alimlerden mahrum ve masun kalışına sevinecek gibi oluyorum.
Bizim musiki ömründe bir kerecik Farabi ayarında büyük bir dahinin alakasına nail –veya düçar- olmakla az kala başını derde sokuyormuş…
Fakat, bereket versin ki, Farabi’nin Yunanistan’dan getirmek istediği aşı tutmadı. Yoksa yalnız biz değil, bizim musiki ile geçinmekte olan bunca milletlerle beraber hepimiz musiki cihetinden öksüz kalacaktık!
Bakınız, Batlamyus Yunan musikisinde ne işler yapmış:
Miladın ikinci asrında yaşayan bu zat musiki meselelerinde Pitagor gibi rakamlara veya Aristoksen gibi kulaklara değil, ancak ve ancak tecrübenin yardımından istifade eden akla müracaat edilmek lazım geleceği nazariyesini ileri sürüyor.
Batlamyus mesleğinin hulasası şudur:
1- Pitagor’un büyük ergin merdiveni her ihtiyaca yeter; çünkü musikide teganni olunabilecek şeylerin hepsini muhtevidir, küçük ergin merdivene hacet yoktur.
2- Büyük ergin merdivendeki Mesi perdesi pest sekizlinin sonu ve tiz sekizlinin başı olduğu için tam ortadadır ve bütün merdivenin nazımıdır. Diğer perdeler Mesi’ye göre tertip edilirler ve onların Mesi’ye nisbetleri hiç değişmez: Her ekleme ile her Niti ipervoleon’un Mesi’ye nisbeti ½ (sekizli)dir. Orta teldördün İpata’sı daima Mesi’ye nazaran 4/3 (dörtlü) nisbetindedir. Ayrık teldördün Praniti’si Mesi’ye nisbetle yine 4/3 (dörtlü) vaziyetindedir. Paramesi daima Mesi’den tanini aralığıyla ayrılır. Ayrık teldördü Niti’si her vakit Mesi’ye nisbetle 3/2 (beşli) teşkil eder. İhl… ,
Böylece büyük ergin merdivenindeki seslerin hem birbirine, hem de Mesi’ye nazaran yerlerini tespit eden nisbetler Batlamyus mesleğinin esasıdır.
Pitagor’un ve Aristoksen’in mesleklerinde Mesi yerinde sabit idi; Batlamyus’un mesleğinde ise tize veya peste doğru muhtelif yerlere gidebilir. Şu şartla ki Mesi hangi yükseklikte olursa olsun, diğer perdelerin gerek ona, gerek birbirine nisbetleri bozulmamalıdır. Merdiven bütün heyetiyle yerini değiştirerek tize veya peste doğru yürütülebilir; fakat merdivenin içindeki aralıklar sabit kalır.
Batlamyus insan sadasının tabii hududunu aşmamaya ehemmiyet verdiği için makamların hepsini –Pitagor tarafından insan sadalarının genişliğine göre tesisi edilmiş olan- büyük ergin merdivenin çerçevesine sığdırmak istedi ve ayrık teldördün Miti’sinden orta teldördün İpati’sine yani Hüseyni’den Hüseyni aşiran’a kadar olan sekizliyi her türlü insan sadasına uygun bularak makamları bu sahaya yerleştirdi. Sonra büyük ergin merdivenin artan perdelerinden üçünü tiz tarafa ve dördünü pest tarafa ilave edip çifte sekizliyi tamamladı.
Batlamyus ve Pitagor gibi üç tane kol, ne de Aristoksen ile halefleri gibi on beş tane ün kabul etmemiş, kendi kaidelerine uygun yalnız yedi makam bularak bunları seçmiştir. Onun fikrince bir sekizlinin içinde makam temeli olmaya layık yediden fazla perde yoktur, zira bu perdelerin dörtlü ve beşli uyumlarıyla elde edilmesi lazımdır. Öyle olunca ancak yedi türlü sekizli bulunabilir. Bu sebeple yalnız yedi makam vardır; ne fazla ne eksik. Yedi makama başka herhangi bir makamın ilavesi faydasız, zait ve gayri makuldur.
İşte Batlamyus’un yedi makam: (25 numaralı nota misaline bakınız.)
Notada görüldüğü üzere Doristi’nin Mesi’si Pitagor’un büyük ergin merdivenindeki Mesi’dir ve Doristi makamı merdivenin tam ortasındadır. Bu makamın aşağısında İpolidisti, İpofrigisti ve İpodoristi, yukarısında ise Frigisti, Lidisti ve Miksolidisti bulunuyor.
Makam dizilerinin çifte sekizliye iblağı için büyük ergin merdivenin kalan sesleri ilave edilirken insan sadası göz önünde tutularak pek tiz olan seslerin pest tarafa ve pek pest olanların tiz tarafa geçirilmesine dikkat edilmiştir.
*****
Eski Yunan musikisinin mühimce bulduğum bazı müteferrik meseleleri hakkındaki tetkikatını gelecek makaleye bırakıyorum