Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Tedirgin olmaya gerek yok, güzel akıcı bir şekilde bir yazı kaleme almışsınız. Burada paylaştığınız için teşekkür ederim.

Ne garip bir dünyâ. Önce üvey annesi asit döküyor, sonra annesi yardımcı olmak isterken kör oluyor. Ondan sonra da annesi diri diri gömmeye çalışıyor ve üvey annesi imdâdına koşuyor. Film olsa "bu kadar da kötü kurgu bir senaryo olmaz ki canım" dedirtir.

'Adana'daki hocanı tanımam etmem. Fakat kendisine bir türbe yaptırmak lazımdır.'
Maalesef günümüzde değerler anlaşılmıyor, o zaman da anlaşılmamış, bugün de. Yabancı ülkelerde böyle şahıslar unutturulmazlar, bizde ise bilinmezler bile, ki Kânî Karaca bile tanınmıyor, o nasıl bilinsin?

Yazıdaki diğer bir ilginç mesele de borçları. Aslında düm diğer şeyler daha ilginç tabii ki ama genelde bunlar bilindik olduğu için (hocalarının kimler olduğu gibi) benim gözüme o çarptı. O borç durumu nasıl olabiliyor, anlamış değilim. O yaşa gelmiş adamın o konsere ihtiyâcı olmaması gerekir, ki bu dediğimiz kişi Kânî Bey. Ülke nasıl bir değer vermişse artık...

Belki karşılaştırmak doğru değil ama Ray Charles örneği var. İkisi de aynı yıl doğmuş, aynı yıl vefat etmiş, ikisi de görme engelli. Birinin kariyerine (zenginliğine) bakalım, bir de diğerinin. Şöyle bir filmi var mı Kânî Karaca'nın? Burada beni hayıflandıran durum Ray Charles'a verdiği desteği Kânî Bey'e vermeyen Özbekler Tekkesi'nden Ahmet Ertegün. Kendi değerlerimize aynı değeri vermiyoruz yabancılara verdiğimizden. Sanırım tüm târihimiz böyle "anlaşılamamış" insanlar ile dolu.
 
Son düzenleme:
Mesajlar
1545
Tepki Puanı
2655
Kaleminize gönlünüze sağlık Elif hanım. 2002 yılı idi Tarik Zafer Tunaya da(o zaman Kültür merkezi idi) rahmetlinin kendi ağzından dinlemiştik yazdıklarınızı. Hocalarının taklidleriyle (bizzat kendi gülerek), söylediği birkaç eserle tamamlamıştık o akşamı.
 
Mesajlar
37
Tepki Puanı
58
Tedirgin olmaya gerek yok, güzel akıcı bir şekilde bir yazı kaleme almışsınız. Burada paylaştığınız için teşekkür ederim.

Ne garip bir dünyâ. Önce üvey annesi asit döküyor, sonra annesi yardımcı olmak isterken kör oluyor. Ondan sonra da annesi diri diri gömmeye çalışıyor ve üvey annesi imdâdına koşuyor. Film olsa "bu kadar da kötü kurgu bir senaryo olmaz ki canım" dedirtir.


Maalesef günümüzde değerler anlaşılmıyor, o zaman da anlaşılmamış, bugün de. Yabancı ülkelerde böyle şahıslar unutturulmazlar, bizde ise bilinmezler bile, ki Kânî Karaca bile tanınmıyor, o nasıl bilinsin?

Yazıdaki diğer bir ilginç mesele de borçları. Aslında düm diğer şeyler daha ilginç tabii ki ama genelde bunlar bilindik olduğu için (hocalarının kimler olduğu gibi) benim gözüme o çarptı. O borç durumu nasıl olabiliyor, anlamış değilim. O yaşa gelmiş adamın o konsere ihtiyâcı olmaması gerekir, ki bu dediğimiz kişi Kânî Bey. Ülke nasıl bir değer vermişse artık...

Belki karşılaştırmak doğru değil ama Ray Charles örneği var. İkisi de aynı yıl doğmuş, aynı yıl vefat etmiş, ikisi de görme engelli. Birinin kariyerine (zenginliğine) bakalım, bir de diğerinin. Şöyle bir filmi var mı Kânî Karaca'nın? Burada beni hayıflandıran durum Ray Charles'a verdiği desteği Kânî Bey'e vermeyen Özbekler Tekkesi'nden Ahmet Ertegün. Kendi değerlerimize aynı değeri vermiyoruz yabancılara verdiğimizden. Sanırım tüm târihimiz böyle "anlaşılamamış" insanlar ile dolu.
Çok üzücü, doğumdan ölüme acı bir hayat. Kim bilir elinden tutan olsaydı belki...
 
Mesajlar
37
Tepki Puanı
58
Kaleminize gönlünüze sağlık Elif hanım. 2002 yılı idi Tarik Zafer Tunaya da(o zaman Kültür merkezi idi) rahmetlinin kendi ağzından dinlemiştik yazdıklarınızı. Hocalarının taklidleriyle (bizzat kendi gülerek), söylediği birkaç eserle tamamlamıştık o akşamı.

Teşekkür ederim :) Yazdıklarımın ve uzamasın diye ekleyemediklerimin bir kısmını ben de hocam Vefa Sağbaş'ın Kânî Karaca ile anılarından dinledim. Bir tanesi çok hoşuma gider, aynı zamanda buruk bir gülümseme bırakır. Kalabalık bir ekiple yurtdışında bir konser için kuliste beklerlerken, nasıl olduysa ekip sahneye çıkıyor Kânî Karaca içeride kalıyor :)Herkes sağa sola bakıyor Kânî abi nerde diyorlar birbirlerine, içeride olduğu anlaşılınca salona işaret ediliyor birazdan herkes alkışlasın diye, sonra iki kişi üstâdı sahneye getiriyor 'abi onur konuğu olduğun için seni en son çıkartmak istedik' diyorlar. Keyiflenip gülüyor Kânî Karaca :) Rahmet olsun.
 
Mesajlar
148
Tepki Puanı
245
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
YouTube
link
Hemen arkasından aklıma böyle birşey gelmişti. Unutmuşum kaç gündür hatırlamaya çalışıyordum.


Ömrünce hep okudun na'tını Peygamberin
Rû be rû da okuyasın önünde o Serverin
Gün yüzü göremedin amma ey Kâni Hocam
Güneşin pervan olduğu nûru görsün gözlerin
Çok duygulandım. Gönlünüze bereket...
 
Mesajlar
37
Tepki Puanı
58
Hemen arkasından aklıma böyle birşey gelmişti. Unutmuşum kaç gündür hatırlamaya çalışıyordum.


Ömrünce hep okudun na'tını Peygamberin
Rû be rû da okuyasın önünde o Serverin
Gün yüzü göremedin amma ey Kâni Hocam
Güneşin pervan olduğu nûru görsün gözlerin
Hocam kaleminize sağlık, gönlünüze bereket.. Mârifet sizde zaten de, yazının bu hissiyâta yol açtığını düşünüp kendime pay çıkarsam mı? 😀😇
 
Mesajlar
1
Tepki Puanı
3
Bir müddettir merhum Kâni Karaca ile ilgili okumalar ve dinlemeler gerçekleştirmekteyim. Bu nazarda yapmış olduğum tahkikatlar sonucunda yazınıza vasıl oldum. Öncelikle merhum ile ilgili bu denli düzenli ve içten bilgiler paylaştığınız için teşekkür ediyorum. Bu vesile ile de merhuma Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum. Mekânı cennet, makamı nur olsun. Selamlar.
 
Üst Alt