Bestekâr
Refik Fersan (Tanburi)
Güfte Sâhibi
Orhan Seyfi Orhon
Makam
Nihavend
Form
Şarkı
Usûl
Semai
Kaynak
Sanat Müziği Notaları

Makam

DîvânMakam Robotu
Mesajlar
45071
Tepki Puanı
484
Moderatörün son düzenlenenleri:

Ahmet Yağmur Kucur

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ses Sanatçısı
Mesajlar
129
Tepki Puanı
311
Facebook
link
YouTube
link
Bu şarkının bestekârı Refik Fersan’dır, onun el yazısıyla yazılmış notası da vardır. Ayrıntılı bilgi için Murat Bardakçı’nın “Refik Bey” kitabına bakılabilir.
 
Mesajlar
76
Tepki Puanı
58
yayınlanan notalar bir-iki es ve uzatma dışında farklı değil, versiyon denebilir mi, ama versiyon eskiz ifadesi ise tamam. Ancak Refik Fersan'ın da yine aynı makamda aynı ölçü de bir notasyonu var. Bu notasyona "neyzen.com" dan ulaşabilirsiniz. Giriş ve ara nağme farklı, eğer bu yürütme ise farklı bestekarların aynı güfteye yaptığı tüm bestelerin irdelenmesi gerekmez mi?
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
yayınlanan notalar bir-iki es ve uzatma dışında farklı değil, versiyon denebilir mi, ama versiyon eskiz ifadesi ise tamam. Ancak Refik Fersan'ın da yine aynı makamda aynı ölçü de bir notasyonu var. Bu notasyona "neyzen.com" dan ulaşabilirsiniz. Giriş ve ara nağme farklı, eğer bu yürütme ise farklı bestekarların aynı güfteye yaptığı tüm bestelerin irdelenmesi gerekmez mi?

Buradaki durum başka bir durum. Tabii ki isteyen herkes aynı güfteye yeni bir eser ortaya çıkarabilir. Bu yürütme olmuyor. Ama bu şahış yeni bir eser yazmamış, bildiğimiz bir iki nota değiştirerek çalmış. O yüzden de bu notaları ilk mesaja taşımadım.


1630674837202.png
 
Mesajlar
76
Tepki Puanı
58
Nazmi Atlığ : Devlet sanatçısı Prof. Dr. Nevzat Atlığ‘ın babası, Edirneli ve süvari albayı olan bestekârımız Nazmi Atlığ’ın, mesleği nedeniyle görev yeri değiştikçe, musikinin oluşturduğu çevre insanları da değişiyordu. Bu yüzden Nazmi Atlığ, hem çocuklarına uygun okulların bulunduğu, hem de birlikte çalışabileceği musiki meraklılarıyla karşılaşmasının kolay olabileceğini düşünerek, daha çok büyük ilçe ve şehirlerde görev yapan jandarma sınıfına geçti.

Böylece, Geliboluya atanarak alıştıkları musikili hayâtın mahrumiyetini çekmediler. Nazmi bey, sanki Geliboluya gelen jandarma yüzbaşısı değil de, keman çalan ünlü musikişinastı. Udunu, cümbüşünü, tanburunu kapıp gelenler, sesinin güzel olduğuna inananlar ve musikiden anladığını söyleyenler hatta, çocuğuna musiki öğretmesini rica edenler, bir hafta geçmeden ahbap kadrosuna kayıtlandılar.

Gelibolu’da dönemin zor koşullarından dolayı öğretmen sıkıntısı vardı. Boş geçen müzik derslerine de Yüzbaşı Nazmi Atlığ girerdi. Ailecek sevdiler Gelibolu’yu. Nazmi bey, yine evini musiki toplantılarına açtı. Eşi Seniha hanım, adeti olduğu üzere zahmetli ev sahibeliğinden yerinmeyi aklına bile getirmedi. (Salih Bora sayfasından alıntıdır.)
Bu sitede besteci olarak yayınlanan "benim gönlüm bir kelebek" şarkısı hariç dört adet bestesi bulunmaktadır.
Çileler Dolmayınca Kalp Kalbi Bulmayınca - Nazmi Atlığ - Hicaz
Her Yalana Kanmışsın - Nazmi Atlığ - Kürdili Hicazkar
Kanadı Bugün De İçimde... - Nazmi Atlığ - Hicaz
Kanaryamın Süslü Temiz Küçücük Bir Kafesi Var - Nazmi Atlığ - Hüzzam
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
@cenan

Bu durumda ne diyebilirim bilmiyorum. Murat Bardakçı günümüzde sanırım bu alanda en bilgili kişi. Tabii ki o da bir hatâ yapmış olabilir ancak orijinal eseri görmüş ve karşılaştırmış ve sonuç böyle diyor. Zâten başka eseri yoktur da demiyor, duyulmamış başka eseri yok diyor. Belki yanlışlıkla Nazmi Bey üzerine kayıt edilmiştir, bilmiyorum. Ancak Murat Bey öyle diyorsa biraz ciddî karşı belge gerekiyor.
 
Mesajlar
76
Tepki Puanı
58
@cenan

Bu durumda ne diyebilirim bilmiyorum. Murat Bardakçı günümüzde sanırım bu alanda en bilgili kişi. Tabii ki o da bir hatâ yapmış olabilir ancak orijinal eseri görmüş ve karşılaştırmış ve sonuç böyle diyor. Zâten başka eseri yoktur da demiyor, duyulmamış başka eseri yok diyor. Belki yanlışlıkla Nazmi Bey üzerine kayıt edilmiştir, bilmiyorum. Ancak Murat Bey öyle diyorsa biraz ciddî karşı belge gerekiyor.
Buradaki yazışmaların amacının, eksiklerimizi gidermek, bilgilerimizi derinleştirmek ve paylaşmak olduğunu düşünüyorum. Murat hoca bu konularda sözü yabana atılamayacak bir şahsiyettir. Sözlerde kalan durumlarda, şüphesiz sözü geçerli olmak durumundadır. Sadece "yürütülme" yakıştırması ile Nazmi Bey bir araya gelemedi kafamda, belki bir düzenleme çabası sonucu eser ona yazılmış olması bana daha mantıklı geldi. İlginize çok teşekkür ediyorum.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Buradaki yazışmaların amacının, eksiklerimizi gidermek, bilgilerimizi derinleştirmek ve paylaşmak olduğunu düşünüyorum.
Aynen, tam isâbet. Sitemizin yegâne amacı bu diyebiliriz genel olarak. Siz de gâyet güzel bir şekilde buna dâhil oluyorsunuz, teşekkür ederim.

Murat hoca bu konularda sözü yabana atılamayacak bir şahsiyettir. Sözlerde kalan durumlarda, şüphesiz sözü geçerli olmak durumundadır. Sadece "yürütülme" yakıştırması ile Nazmi Bey bir araya gelemedi kafamda, belki bir düzenleme çabası sonucu eser ona yazılmış olması bana daha mantıklı geldi. İlginize çok teşekkür ediyorum.
Murat Bey'i tabii ki şahsen tanımıyorum ama televizyon programlarını çok izledim ve yazılarını okuyorum. Kendisi "sivri dilli" konuşmayı seviyor, özellikle elinde belgesi varsa hiç çekinmeden kışkırtma derecesine varabiliyor. Tabii ki Nazmi Atlığ Bey'in de günâhına girmemek gerekir. Dediğimiz gibi belki de ortada bir yanlış anlaşılma sonucu böyle bir durum ortaya çıkmış olabilir. Örnek olarak TRT'de biri eseri yanlış girmiştir dokümana, oradan beri öyle gelmiştir. Ancak Murat Bey tesâdüfen "yürütülmüş" diyeceğini sanmıyorum. Bence bizim bilmediğimiz bir olay, bir hikâye vardır bu meselenin arkasında. Şu an ben de "göbekten" konuşuyorum ve tahmînen Fahire Hanım'ı çok iyi tanıdığı için ona bâzı şeyleri anlatmış olabilir. O da buna dayanarak böyle bir dille yazmıştır. Bence akademik bir eser veren bir insan kolayca kimseye "yürütme" ithamında bulunmaz, ya da en azından Murat Bey belgesiz konuşmaz diyelim.
Bir üyemiz beni uyardı bu arada. Dedi ki, Murat Bey'in (sanırım) Nevzat Atlığ Bey'den hoşlanmadığı açık bilinen bir durum. Acaba kendisi bu durumdan ötürü böyle bir yakıştırma mı yaptı diye sordu, yâni belki de Murat Bey'i ciddîye almamak gerekir aralarında bir husûmet olduğundan. Ama kendimi tekrarlamam gerekirse, Murat Bey öyle kolay kolay desteksiz bir şekilde "sivri dilli" konuşmaz, mutlaka bir bildiği vardır bence.

Sonuç olarak yeni bir bilgi gelmedikçe bu eserin sâhibi bizde Refik Bey adına kayıtlı olacaktır. Diğer eseri ayrı bir eser olarak kaydetmeyi doğru bulmuyorum.
 
Mesajlar
79
Tepki Puanı
159
Nazmi Atlığ'ın şarkısı ile Refik Fersan'ın şarkısını aynı başlık altına koymayı hatalı bulduğumu belirtmem lazım. İki şarkı aynı makam ve usulde olması dolayısıyla birbirine benziyor, evet. Güfte yerleşimi de usulden dolayı aynı. Eserin bu hali, Refik Fersan'ın bestesinden daha meşhurdur. Melodiler Refik Fersan'ın bestesinden daha basit ve kolay anlaşılır.

Fakat "yürütme" bence fazla bir iddia. Diyelim ki Nazmi Atlığ, Refik Fersan'ın şarkısından etkilendi, benzer bir şarkı yaptı. Yine de bu başka bir eserdir. Dolayısıyla Nazmi Atlığ başlığı altına taşınmalı. Nitekim şu anda sistemde Refik Bey'in bestesinin notası görünmüyor.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
@huseyink

Ahmet Bey'in îkazı sonucu ve Murat Bey'in kitabından yola çıkarak böyle bir yaptırımı uygun gördüm. Tabii ki istediğimiz an eski hâline dönüştürebiliriz durumu. Benim zâten bir müzikolog edâsıyla bir tespit yapmam mümkün değil, haddime de değil. Ancak Murat Bey açıkça "yürütüldüğünü", azıcık değiştirilip kısaltıldığını söylüyor ki durum da öyle gibi. Etkilenmek farklı bir olay bence. Hem makam, hem usûl hem de melodik yapının bu kadar "benzemesi" bence etkilenme değildir. Başka bir eser sıfatına bence sokulmamalıdır. O zaman ağdalı tüm eserlerimizi alalım, aynı makam, aynı usûl, güfte yerleşimi aynı olacak şekilde melodileri basitleştirerek "yeni" eserler kaleme alalım.

Sizler daha iyi bilirsiniz. Özellikle Türk müziğini yabancı enstrümanlara ve Batı Müziği sistemine oturtmak için eserlerimiz "basitleştirme" işlemlerine mâruz kalabiliyorlar. Yâni aranjman meselesi. O zaman da mı "yeni bir benzer başka eser" olmuş oluyor?

Bilmiyorum ne yapalım. "Yürütülmüş" olan versiyon bilindik olan, daha meşhur olan diye bu duruma göz yummak ne kadar doğrudur? Bizim bu büyük bestekârlarımıza bir borcumuz yok mudur? Ben biraz duygusal da bakıyorum olaya. Yâni tabii ki yine bana düşmez ama yine de bu üstadların şereflerini korumak bizlere düşüyor. Hak kiminse ona teslim etmek lâzım bence.

Bu tabii ki bir kanıt değil ama Nazmi Atlığ Bey'in bu seviyede başka güzel eserleri olsa, o zaman farklı düşünmeme yol açabilirdi. Ama bu parıltıda tek bir eseri olunca, o eser de fazlaca başka bir esere benziyorsa, ayrıca meşhur bir müzikolog da böyle diyorsa...

Bilirsiniz, matematik ve mantık ilminde meşhur "duck test" diye bir olay vardır bir çıkarım yapmak için. Wikipedia'dan alıntılıyorum:

İNG: If it looks like a duck, swims like a duck, and quacks like a duck, then it probably is a duck.

TUR: Eğer ördek gibi görünüyorsa, ördek gibi yüzüyorsa ve ördek gibi vaklıyorsa, öyleyse muhtemelen; o bir ördektir.
 
Mesajlar
2
Tepki Puanı
3
Arkadaşlar aranıza yeni katılmış bir üyeniz olarak ve bir müzisyen olarak sohbetinize tanıklık ettim, konuya ilişkin notaları da gördüm ve inceledim, ya ben yanlış notaları gördüm ve karşılaştırdım ya da tartışmak boşuna, iki eserin birbiriyle olan tek bağlantı noktası usül ve tonal müzikten etkilenilmiş olması armonik durak yerleri, akor dizilişleri farklı, her ikisinde de macar minörü tabir edilen bir tonal işleme benzerliğinden dolayı, amatörler böyle düşünebilir, müzisyen, teorisyen olmadan, analitik müzik grafiğini düşünmeden, eksik bilgilerle,sadece kulağına benzer geldi diyerek insanlara yakıştırmada bulunmak hoş değil.Bunun dışında bir de kültürün içerisindeki bir rengi, bir dokuyu çalıntı diyerek dışlayarak sahipsiz bırakarak kültüre de ihanet edilmiş olunuyor. Bu iki notanın birbiriyle hiç bir alakası yoktur( prozodi benzerliğini saymıyorum; çünkü semai usulünde, bu sözleri kime verseniz aynı tartım kalıbını çıkarır) Hepinize iyi günler, iyi çalışmalar dilerim
 
Mesajlar
2
Tepki Puanı
3
@huseyink

Ahmet Bey'in îkazı sonucu ve Murat Bey'in kitabından yola çıkarak böyle bir yaptırımı uygun gördüm. Tabii ki istediğimiz an eski hâline dönüştürebiliriz durumu. Benim zâten bir müzikolog edâsıyla bir tespit yapmam mümkün değil, haddime de değil. Ancak Murat Bey açıkça "yürütüldüğünü", azıcık değiştirilip kısaltıldığını söylüyor ki durum da öyle gibi. Etkilenmek farklı bir olay bence. Hem makam, hem usûl hem de melodik yapının bu kadar "benzemesi" bence etkilenme değildir. Başka bir eser sıfatına bence sokulmamalıdır. O zaman ağdalı tüm eserlerimizi alalım, aynı makam, aynı usûl, güfte yerleşimi aynı olacak şekilde melodileri basitleştirerek "yeni" eserler kaleme alalım.

Sizler daha iyi bilirsiniz. Özellikle Türk müziğini yabancı enstrümanlara ve Batı Müziği sistemine oturtmak için eserlerimiz "basitleştirme" işlemlerine mâruz kalabiliyorlar. Yâni aranjman meselesi. O zaman da mı "yeni bir benzer başka eser" olmuş oluyor?

Bilmiyorum ne yapalım. "Yürütülmüş" olan versiyon bilindik olan, daha meşhur olan diye bu duruma göz yummak ne kadar doğrudur? Bizim bu büyük bestekârlarımıza bir borcumuz yok mudur? Ben biraz duygusal da bakıyorum olaya. Yâni tabii ki yine bana düşmez ama yine de bu üstadların şereflerini korumak bizlere düşüyor. Hak kiminse ona teslim etmek lâzım bence.

Bu tabii ki bir kanıt değil ama Nazmi Atlığ Bey'in bu seviyede başka güzel eserleri olsa, o zaman farklı düşünmeme yol açabilirdi. Ama bu parıltıda tek bir eseri olunca, o eser de fazlaca başka bir esere benziyorsa, ayrıca meşhur bir müzikolog da böyle diyorsa...

Bilirsiniz, matematik ve mantık ilminde meşhur "duck test" diye bir olay vardır bir çıkarım yapmak için. Wikipedia'dan alıntılıyorum:

İNG: If it looks like a duck, swims like a duck, and quacks like a duck, then it probably is a duck.

TUR: Eğer ördek gibi görünüyorsa, ördek gibi yüzüyorsa ve ördek gibi vaklıyorsa, öyleyse muhtemelen; o bir ördektir.
Burada Refik Fersan'a ait nota görünmüyor, kastettiğiniz nota başka sitelerden incelediğimde bu iki eserin birbiriyle alakası yoktur.Şu an amatör görüşler yüzünden Türk Müziğinden bir eser kaybetmekteyiz.
 
Mesajlar
2096
Tepki Puanı
3151
Arkadaşlar aranıza yeni katılmış bir üyeniz olarak ve bir müzisyen olarak sohbetinize tanıklık ettim, konuya ilişkin notaları da gördüm ve inceledim, ya ben yanlış notaları gördüm ve karşılaştırdım ya da tartışmak boşuna, iki eserin birbiriyle olan tek bağlantı noktası usül ve tonal müzikten etkilenilmiş olması armonik durak yerleri, akor dizilişleri farklı, her ikisinde de macar minörü tabir edilen bir tonal işleme benzerliğinden dolayı, amatörler böyle düşünebilir, müzisyen, teorisyen olmadan, analitik müzik grafiğini düşünmeden, eksik bilgilerle,sadece kulağına benzer geldi diyerek insanlara yakıştırmada bulunmak hoş değil.Bunun dışında bir de kültürün içerisindeki bir rengi, bir dokuyu çalıntı diyerek dışlayarak sahipsiz bırakarak kültüre de ihanet edilmiş olunuyor. Bu iki notanın birbiriyle hiç bir alakası yoktur( prozodi benzerliğini saymıyorum; çünkü semai usulünde, bu sözleri kime verseniz aynı tartım kalıbını çıkarır) Hepinize iyi günler, iyi çalışmalar dilerim
Merhabalar, hoşgeldiniz. Bu forum, siz değerli müzisyenlerimiz fikirlerini belirtsin, bir yanlış varsa hep beraber düzeltelim diye var. Konu kapanmış, ötelenmiş değil. Yine bu eseri arayan bir insanın en azından buna benzer başka bir eser olduğunu bilmesi bile bir kazanım diye düşünüyorum. Ortak bir kanıya varacağımıza da hiç şüphem yok. Tekrardan kıymetli görüşlerinizi belirttiğiniz için çok teşekkürler.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Arkadaşlar aranıza yeni katılmış bir üyeniz olarak ve bir müzisyen olarak sohbetinize tanıklık ettim, konuya ilişkin notaları da gördüm ve inceledim, ya ben yanlış notaları gördüm ve karşılaştırdım ya da tartışmak boşuna, iki eserin birbiriyle olan tek bağlantı noktası usül ve tonal müzikten etkilenilmiş olması armonik durak yerleri, akor dizilişleri farklı, her ikisinde de macar minörü tabir edilen bir tonal işleme benzerliğinden dolayı, amatörler böyle düşünebilir, müzisyen, teorisyen olmadan, analitik müzik grafiğini düşünmeden, eksik bilgilerle,sadece kulağına benzer geldi diyerek insanlara yakıştırmada bulunmak hoş değil.Bunun dışında bir de kültürün içerisindeki bir rengi, bir dokuyu çalıntı diyerek dışlayarak sahipsiz bırakarak kültüre de ihanet edilmiş olunuyor. Bu iki notanın birbiriyle hiç bir alakası yoktur( prozodi benzerliğini saymıyorum; çünkü semai usulünde, bu sözleri kime verseniz aynı tartım kalıbını çıkarır) Hepinize iyi günler, iyi çalışmalar dilerim

Burada Refik Fersan'a ait nota görünmüyor, kastettiğiniz nota başka sitelerden incelediğimde bu iki eserin birbiriyle alakası yoktur.Şu an amatör görüşler yüzünden Türk Müziğinden bir eser kaybetmekteyiz.

Hoş geldiniz öncelikle. Sitemizin gâyesi zâten bu tür sohbetleri edebilmektir. Yeni veyâ eski bir üye olmanın bir farkı yoktur. Herkes özgürce fikrini belirtebilir sitemizde. Benim yazdıklarım kendi şahsî fikirlerimdir, yâni DîvânMakam sitesi ayrıdır, benim şahsım ayrıdır, bunu belirtmek isterim.

Söylediğiniz gibi bir eseri kaybetmiyoruz, tam aksine koruma altına almak için zâten bu konuya taşıdım, bunu da belirttim ve burada dile getirdim. Notalar 2 numaralı mesajda hâlâ duruyorlar ve herkesin erişimine açık. Bu konu da herkese açık, gizlice siteden bir eseri silmedim (ki istesem onu da yapabilirim ama ahlaklı bir duruş olmaz tabii ki). Burada şeffaf bir şekilde konuyu konuşuyoruz. Nihâî bir karar yok. Yanlış mı oldu? Hemen eski hâline getirebiliyoruz durumu.

İkincisi, söz konusu sayfayı taradım ve buraya ekliyorum. Ayrıca Levent Abi (@Levent Çelik ) de bir notasını paylaştı bizimle (Refik Bey'e âit olan gözüken). Bunları bu mesaja ve ilk mesaja ekliyor olacağım birazdan.

Söylediklerinize gelirsek. Ben müzisyen değilim (bu konuda bulunan tüm diğer arkadaşlarımız müzisyenler), o yüzden zâten benim bir tahkik yapma durumum söz konusu değil. Zâten bu meseleyi de dile getiren değerli üyelerimizden Ahmet Bey (@Ahmet Yağmur Kucur ) oldu. Kendisi de bir müzisyen. Sonuç olarak burada belirtilen meselenin kökü ne benim, ne de Ahmet Bey, Murat Bardakçı'dır. Kendisini tanımıyorum ama sanırım onu bir amatör klasmanına sokmak doğru olmayacaktır, hele ki kendisi Refik Bey'in kitabını yazmıştır. Yâni bizden evvel orijinal belgeleri o görmüştür ve Fahire Hanım ile de dostluğu olmuştur. Temelsiz bir durum yok ortada. Kulaktan dolma bilgiyle değil, direkt kitaptan verdik kaynağı.

Amacımız hiç bir eseri dışlamak değil. Mesele doğruluktur. Doğruluk "dışlanma, ihânet, sahiplik" gibi terimlere bakmaz. Doğru neyse odur. Bizde bunu çözmeye çalışıyoruz.

Doğru olan nedir peki? Bilmiyorum, zâten bunun için konuşuyoruz. Ortada bir "yürütme" varsa, doğru olan o eserin gerçek sâhibi ile anılmasıdır. 50 yıldır böyle değildi diye duruma nostalji gözlüğünden bakamayız. Her zaman yeni bilgiler, yeni doğrular, yeni sonuçlar çıkabilir ve o anda tüm geçmişi kapsayan veriler doğrultusunda bir yol çizmeliyiz. Refik Bey'in kitabı yeni değil ama bizim bu sitemize bu bilgi yeni düştü tâbiri câizse ve bizde ona göre bir işlem yaptık, daha doğrusu ben. Ama bu işlemi geri alabiliriz elbette, sonuca bakar.

Eserin yürütme olup olmadığı ile ilgili bir yorum yapmayacağım. Yeterli donanıma sâhip değilim. Benim bu sitedeki görevim (kendimce) yönlendirme doğrultusunda ilerlemektir. Geçmiş diğer bir çok başlığa bakabilirsiniz. Bilgili, nitelikli şahısların verdikleri bilgiler yönünde işlem yapıyorum. Bilenden öğreniyoruz, bilene danışıyoruz.
Tek söylemek istediğim şey ise şudur: bir eserin çalıntı olup olmaması tıpatıp bir kopyalama ile sâdece ölçülmez kanaatimce. O eserin yapısındaki değerli bir kurguyu almak yeterlidir. Bu bir tema olabilir, bir leitmotif, bir kaç nota, terennüm, vs. vs.
Aynı makam, aynı usûl, aynı sözler, güfte yerleşimi benzer, melodik yapı da çok benziyor, Murat Bey öyle diyor (hâliyle Fersan ailesi tarafı)... Bu kadar tesâdüf biraz zorluyor insanı açıkçası. Ama kimsenin de günâhını almayalım tabii ki.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Ana ilk mesaja 4 nota ekledim, bilginize. İkinci mesajda ise Nazmi Bey'e âit gözüken notalar mevcut.

Durumu bir çözüme kavuşturabilirsek yine eskisi gibi 2 ayrı eser konusu ile devam edebiliyor olabiliriz ya da şimdi olduğu gibi tek bir konudan. Biraz daha görüş duymak isterim, özellikle bestekâr olan üyelerimizden.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Şimdilik çoğunluk 2 farklı eser gibi algılanmasının daha doğru olacağını düşünüyor (benim şahsî fikrimin aksine). Ben bu konuyu biraz daha böyle tutup, yeni cevaplar bekliyor olacağım. Biraz daha katılım olursa, daha sağlıklı bir sonuç elde edebiliriz. Şu an görünen o ki, sanırım yakında yine eskisi gibi 2 farklı eser konusu olacak eğer çoğunluk diğer tarafa kaymazsa.
 
Mesajlar
79
Tepki Puanı
159
Biri bir makale yazar, bu iki eseri (yahut herhangi iki eseri) mukayese eder; melodik yapılarındaki benzerlik ve farklılıkları belirler. Bu başka bir konudur. Ama "Bu iki eser çok benziyor, olsa olsa yürütülmüştür, ikisini de aynı bestekârın -hatta meşhur olanının- adına kaydedelim" demenin doğru olmadığı fikrindeyim.

Az önce Nevzat Atlığ ile görüştüm. Bu şarkının ne zaman bestelendiğini, ne zaman ortaya çıktığını sordum. Babasının gayet çekingen biri olduğunu, kendi amatör hevesleriyle birkaç şarkı bestelediğini söyledi. Nevzat Bey de sonradan öğrenmiş bu şarkıları. "Babam bana 'Oğlum, bak şarkı besteledim' diyecek bir adam değildi, çok çekingendi bu konularda" dedi. Ulvi Erguner komşularıymış, "Ben bunları okutacağım" diyerek bu ve diğer şarkılarını Nazmi Bey'den almış. Bu şarkı 60'lı yıllarda radyoda okunmuş, beğenilmiş ve o dönemde meşhur olmuş.

Bu intihal bahsine hiç değinmeden, aynı güftenin Refik Fersan tarafından da bestelendiğini söyledim Nevzat Hoca'ya. Şarkıyı Nevzat Bey bilmiyor. "O şarkı Ankara Radyosu'nda da İstanbul Radyosu'nda da okunmazdı, hiç duymadık. Daha sonra babamın şarkısının o şarkıdan etkilenilerek yapıldığını söylediler, fakat babamın o şarkıyı dinlemiş olması mümkün değil. Bunca yıldır musikinin içindeyim, ben okunduğunu duymadım" dedi.

Sabite Tur'dan Recep Birgit'e çok kişi Nazmi Bey'in şarkısını okumuş. Refik Fersan'ın şarkısının eski bir kaydını şimdiye kadar hiç duymadım.

Velhasıl-ı kelam bu iki şarkıyı ayırmak gerekiyor. Nevzat Bey'in bu ifadeleri olmasa da ayırmak lazımdı zaten.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3896
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Zaman ayırıp bu konuyla ilişkili bilgi edindiğiniz için teşekkür ederim Hüseyin Bey.

Bana da bu olayı geri almak düşüyor.

Buradan diğer esere ulaşabilirsiniz: Benim Gönlüm Bir Kelebek Dolaşıyor Çiçek Çiçek - Nazmi Atlığ - Nihavend

Bu konuda bulunan yazışmaları da bu konuda bırakmayı uygun görüyorum. Biz bu meseleyi konuşmuş olduk, dileyen herkes yürüttüğümüz mantığı, elimizde olan bilgileri okuyabilir ve herkes kendince bir fikir sâhibi olabilir. Adamcağızın da günâhını almış olabilirim ben kendim olarak. Benim niyetim kimsenin hakkına girmemek ve o hakkı lâyıkıyla teslim etmek. Aynı durum aksine Nazmı Bey ile ilgili olsa, yine aynı davranırdım. Elimde olan bilgiler yönünde davranabiliyorum ancak. Belki de bir gün Murat Bey'in kendisi onda olan bilgileri paylaşabilir ama bu konuyu kızıştırmanın, "cadı avına" çıkmanın bir gereği yok. Bir internet sitesinde böyle bir sohbet olmuştur, özgürce herkes katılım sağlama imkânına erişmiştir ve erişmeye de devam edebiliyor olacağız. En azından yeni bir şey öğrenmiş olduk.

Böyle kibar bir şekilde îtiraz eden üyelerimize teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız.
 
Üst Alt