Bestekâr
Itri (Buhurizade Mustafa Efendi)
Güfte Sâhibi
Belirsiz
Makam
Segah
Form
Ağır Semai
Usûl
Sengin Semai
Kaynak
Dârülelhân Külliyâtı, Nota Arşivleri, Sanat Müziği Notaları
Mesajlar
13
Tepki Puanı
20
Bu eserin bestekârı Koca Osman Efendi değildir, Buhurizâde Mustafa Itri Efendi'dir.
Eserin güftesini Türkçeye tercüme edebilecek Farsça'ya vakıf biri yok mudur? Hiç bir yerde bulamadım.
 
Mesajlar
176
Tepki Puanı
236
YouTube
link
Der-mevc-i perîşân-î mâ fâsıla-î nîst
İmrûz be-cem'iyyet-i mâ silsile-i nîst


der / در
> "İçine, içinde" mânâsında ön ek.
> Kapı. (Farsça)

mevc / موج
> Dalga. Denizin dalgası.
> Titreşim.
> Mc: Devir, devre.
> Dalga. (Arapça)

perişan / perîşan / پریشان
> Dağınık, karışık. (Farsça)
> Bozuk, tertibsiz, düzensiz. (Farsça)
> Kederli, hüzünlü, kaygılı. (Farsça)
> Dağınıklık, karışıklık.
> Kötü durumda, perişan. (Farsça)
> Perişan olmak: Darmadağın olmak. (Farsça)

ma / mâ / ما / مَا
> Biz mânasınadır. (Farsça)
> Mim ile elif harfinden ibâret "Mâ". Arabçada muhtelif isimleri vardır. Ve çeşitli mânalara gelir. Cansız şeylere işaret eder. "Şu nesne, o şey ki..." mânâlarına gelerek kelimelerle birleşir. Meselâ: (Mâ-ba'd: Sondaki, alttaki.) (Farsça)
> Su. (Arapça)
> Biz. (Farsça)

fasıla / fâsıla / فاصله / فَاصِلَه
> Aralık, ara, bölme.
> Ayıran, bölen, Kur'ân-ı Kerim âyetlerinin sonları.
> Bend. Kısım. Bölük. Durak.
> Mevsim.
> Mebhas.
> Ara, durak.
> Ara. (Arapça)
> Aralayıcı. (Arapça)
> Uzaklık. (Arapça)

nist
> Değildir, yoktur. (Farsça)

imruz
> Bugün. (Farsça)

be
> Kelime başına getirilerek, Türkçedeki: "de, da, den, dan, ile, için" mânalarında kullanılır. (Farsça)
> "De, den" mânâsında ön ek.

silsile / سلسله / سِلْسِلَه
> Birbirine bağlanan, bir sıra meydana getiren şey. Zincir. Zincir gibi birbirine ekli ve bitişik olan.
> Soy, sop.
> Sıradağ.
> Seri. Dizi.
> Ard arda gelen şeylerin meydana getirdiği sıra.
> Zincir, zincirleme, ard arda gelen.
> Zincir. (Arapça)
> Hanedan. (Arapça)
> Sıradağ. (Arapça)
> Dizi. (Arapça)
 
Son düzenleme:
Mesajlar
176
Tepki Puanı
236
YouTube
link
Bûy-i gül-i bâd-ı seherî ber-ser-i râhend
Ger mîreved ez-hôd bâz in kâfile-i nîst


buy / bûy / بوی
> Koku. (Farsça)
> Ümit, umma. (Farsça)
> Sevgi, muhabbet. (Farsça)
> Tamah. (Farsça)
> Huy. Tabiat. (Farsça)
> Kısmet, pay, nasib. (Farsça)
> Koku, râyiha. (Farsça)

gül / گل
> Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır. (Farsça)
> Çiçek. (Farsça)
> Gül. (Farsça)

bad / bâd / باد
> "Olsun, ola, olaydı" mânasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir. Meselâ: Aferin bâd : Aferin olsun. Çok yaşa. Afiyet bâd : Afiyet olsun. (Farsça)
> Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes. (Farsça)
> Defa, kez. (Farsça)
> Yük. (Farsça)
> Olsun. (Farsça)

ber / بر
> Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) (Farsça)
> Göğüs, sine, bağır, sadır. (Farsça)
> Fayda. (Farsça)
> Hamil. (Farsça)
> Hıfz. (Farsça)
> Yan. (Farsça)
> Taraf. (Farsça)
> Nâkil. Götürücü. (Farsça)
> Meyve. (Farsça)
> Yaprak. Varak. (Farsça)
> Meme. (Farsça)
> Genç kadın. (Farsça)
> E (Farsça)
> (Burden) "Götürmek" mastarının emir köküdür. Kelimenin sonuna getirilerek terkipler yapılır. Emirber : Emir dinleyen, emir götüren. Fermanber : Emir veren. Emir dinleyen... gibi. (Farsça)
> Kara.
> "Alan, dinleyen, yeden, götüren" mânâsında son ek.
> "Üzeri, üzerine, yukarı" mânâsında ön ek.
> Üzeri. (Farsça)
> Üzere. (Farsça)
> Göğüs. (Farsça)
> Meyva. (Farsça)

ser / سر
> Baş. (Farsça)
> Başkan. (Farsça)
> Uç. (Farsça)
> Serden geçmek: Başından vazgeçmek, ölümü göze almak. (Farsça)

ger / گر
> Uyuz hastalığı.
> Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır. (Farsça)
> İsimlerin sonlarına eklenir ve yapıcılık bildirir bir edattır. Meselâ: Ahen-ger : f. Demirci. Zer-ger : f. Kuyumcu. (Farsça)
> "Yapan, yapıcı" mânâsında son ek.
> Eğer. (Farsça)

ez
> "Den, dan" mânâsında ön ek.
> ...den, ...den. (Farsça)

hod / خود
> Kendi. (Farsça)
> Miğfer, baş zırhı. (Farsça)
> Baş zırhı.

baz / bâz / باز
> Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru... gibi manalara gelir. Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir. Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan. (Farsça)
> Doğan. Yırtıcı kuş. Av kuşu. (Farsça)
> Açık. (Farsça)
> Ayırma. Temyiz etme. (Farsça)
> İniş. (Farsça)
> Oynayan, yapan.
> Tekrar. (Farsça)

in / în / این
> Yabani hayvanların barınağı, yuvası. Mağara.
> İri ve güzel gözlüler.
> Bu. (Farsça)

kafile / kâfile / قافله
> Grup, topluluk.
> Kervan. (Arapça)
> Topluluk, kafile. (Arapça)
 
Son düzenleme:
Mesajlar
13
Tepki Puanı
20
Bûy-i gül-i bâd-ı seherî ber-ser-i râhend
Ger mîreved ez-hôd bâz in kâfile-i nîst


buy / bûy / بوی
> Koku. (Farsça)
> Ümit, umma. (Farsça)
> Sevgi, muhabbet. (Farsça)
> Tamah. (Farsça)
> Huy. Tabiat. (Farsça)
> Kısmet, pay, nasib. (Farsça)
> Koku, râyiha. (Farsça)

gül / گل
> Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır. (Farsça)
> Çiçek. (Farsça)
> Gül. (Farsça)

bad / bâd / باد
> "Olsun, ola, olaydı" mânasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir. Meselâ: Aferin bâd : Aferin olsun. Çok yaşa. Afiyet bâd : Afiyet olsun. (Farsça)
> Yel. Rüzgâr. Soluk. Nefes. (Farsça)
> Defa, kez. (Farsça)
> Yük. (Farsça)
> Olsun. (Farsça)

ber / بر
> Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır) (Farsça)
> Göğüs, sine, bağır, sadır. (Farsça)
> Fayda. (Farsça)
> Hamil. (Farsça)
> Hıfz. (Farsça)
> Yan. (Farsça)
> Taraf. (Farsça)
> Nâkil. Götürücü. (Farsça)
> Meyve. (Farsça)
> Yaprak. Varak. (Farsça)
> Meme. (Farsça)
> Genç kadın. (Farsça)
> E (Farsça)
> (Burden) "Götürmek" mastarının emir köküdür. Kelimenin sonuna getirilerek terkipler yapılır. Emirber : Emir dinleyen, emir götüren. Fermanber : Emir veren. Emir dinleyen... gibi. (Farsça)
> Kara.
> "Alan, dinleyen, yeden, götüren" mânâsında son ek.
> "Üzeri, üzerine, yukarı" mânâsında ön ek.
> Üzeri. (Farsça)
> Üzere. (Farsça)
> Göğüs. (Farsça)
> Meyva. (Farsça)

ser / سر
> Baş. (Farsça)
> Başkan. (Farsça)
> Uç. (Farsça)
> Serden geçmek: Başından vazgeçmek, ölümü göze almak. (Farsça)

ger / گر
> Uyuz hastalığı.
> Türkçedeki "eğer" kelimesinin kısaltılmış şekli. Eğer, şayet mânasındadır. (Farsça)
> İsimlerin sonlarına eklenir ve yapıcılık bildirir bir edattır. Meselâ: Ahen-ger : f. Demirci. Zer-ger : f. Kuyumcu. (Farsça)
> "Yapan, yapıcı" mânâsında son ek.
> Eğer. (Farsça)

ez
> "Den, dan" mânâsında ön ek.
> ...den, ...den. (Farsça)

hod / خود
> Kendi. (Farsça)
> Miğfer, baş zırhı. (Farsça)
> Baş zırhı.

baz / bâz / باز
> Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru... gibi manalara gelir. Kelimenin sonuna veya baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek" dir. Meselâ: Ateşbâz : Ateşle oynayan. (Farsça)
> Doğan. Yırtıcı kuş. Av kuşu. (Farsça)
> Açık. (Farsça)
> Ayırma. Temyiz etme. (Farsça)
> İniş. (Farsça)
> Oynayan, yapan.
> Tekrar. (Farsça)

in / în / این
> Yabani hayvanların barınağı, yuvası. Mağara.
> İri ve güzel gözlüler.
> Bu. (Farsça)

kafile / kâfile / قافله
> Grup, topluluk.
> Kervan. (Arapça)
> Topluluk, kafile. (Arapça)
Kelimelerin tek tek ne mânâlara geldiğine ben de lugatten bakmıştım zaten fakat bu güfteyi tam olarak anlamamıza yeterli olmuyor maalesef, onun için Farsça'ya vakıf birisinden güftenin tercümesini rica etmiştim.
Perişan dalgalarda bir fasıla yoktur
Bu gün cemiyette bir silsile yoktur...
gibi benim yapabileceğim bir tercümenin ne değeri olabilir ki?
 
Mesajlar
176
Tepki Puanı
236
YouTube
link
Farsça bilen birini istedin.
Ne yazık ki, Farsça'yı çok iyi anlamıyorum.
Ben seni rahatsız ettim çok üzgünüm.
Divanmakam sitesinde Türkleri çok nazik buldum.
Bu nedenle, size biraz yardımcı olmak istedim.
Bu yüzden sözlükten kelimenin anlamına baktım.
Farsça bilen birini istedin.
Ben seni rahatsız ettim çok üzgünüm.
Divanmakam sitesinde çok derin bir güfte anlayışına sahip kişiler var.
Ben de güfteyi tam olarak anlamak istiyorum.
 
Mesajlar
2096
Tepki Puanı
3151
Gazelin tamâmı ve ses kaydını paylaşan, İran'lı, kıymetli ağabeyim Seyyid Tacettin Hüseynî'ye teşekkürlerimle...



در موج پریشانی ما فاصله ای نیست

امروز به جمعیت ما سلسله ای نیست



فریاد که اسباب گرفتاری ما را

چون حلقه زنجیر ز هم فاصله ای نیست


بی دیده بینا چه گل از خار توان چید؟

رحم است به پایی که در او آبله ای نیست


موقوف به وقت است سماع دل عارف

هر روز در اجزای زمین زلزله ای نیست


از ظرف حریفان نتوان سر به در آورد

در بزم شرابی که تنک حوصله ای نیست


بوی گل و باد سحری بر سر راهند

گر می روی از خود، به ازین قافله ای نیست


صائب
ز سر زلف سخن دست ندارد

هر چند به جز گوشه ابرو صله ای نیست



der mocê perişaniyê ma fasêlêi nist
êmruz bê cemiyetê ma sêlsêlê nist

feryad kê esbabê gêrêftariyê ma ra
çon helqêyê zencie zê hem fasêlêii nist

bi didêyİê bina çê gol ez xar (Har) tevan çid?
rehm est bê paii kê der ou abêlêii nist

moquf bê veqt est sêma'ê dêlê arêf
her ruz der eczayê zemin zêlzêlêii nist

ez zerfê herifan netevan ser bê der averd
der bezmê şerabi kê tonok hosêlêii nist

buyê golo badê seheri ber serê rahend
ger mirevi ez xod (hod), bêh ez in qafêlêii nist

SAÊB zê serê zolfê soxen dest nedared
herçend bêcoz guşêyê ebru sêlêii nist
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
176
Tepki Puanı
236
YouTube
link
Der bezmê şerabi kê tonok hosêlêii nist

"şerab شرابی'' (Pişmemiş üzüm suyunun havasız fıçılarda durmasıyla gaz habbeleri [kabarcıkları] ve köpük çıkararak kokuşup mayalanması netîcesinde meydana gelen ve içilince sarhoş eden içki.) neyi sembolize ediyor?

İlk defa Gazel'in tamamını tanıdım.
Harika.
Teşekkür ederim.
 
Üst Alt