Bestekâr
Belirsiz
Güfte Sâhibi
Belirsiz
Makam
Buselik
Form
Yürük Semai
Usûl
Yürük Semai
Kaynak
Hakan Cevher, Mecmû'a-ı Sâz ü Söz
Mesajlar
202
Tepki Puanı
327
Eser:
Ey Gönül Aşkın Sarayın Yıktı Bir Na-Mihriban

Bestekâr:
Belirsiz

Güfte Sâhibi:
Belirsiz

Makam:

Form:

Usûl:

Güfte:
Ey göñül 'aşķın sarāyın yıķdı bir nā-mihribān
Görmedim anıñ gibi bi-raḥm ẓālim der cihān
Ḥālimi disem yamāndır dimesem dahi yamān
Ben anıñ yoluna başım ķoymışām ol istemez
Ḥüsnüne mağrūr olub bir laḥẓa sözüm dinlemez
Biñ belā gelse baña bir kez nedir ḥāliñ dimez

Kaynak:
Hakan Cevher'in doktora tezi, "Ali Ufkî Bey ve Hâzâ Mecmû'a-ı Sâz ü Söz (Transkripsiyon, İnceleme)".

Diğer Bilgiler:
  • Eserin ilk mısrâını, günümüz kurallarıyla ve sâdece 29 harfle, ama söz sanatını korumaya çalışarak yazıyorum.
  • MSS'de Semai usûlünde ve formunda olan sözlü eserlerin hepsinin usûlü ve formu, günümüz şartlarında Yürük Semai'dir.
  • Notadaki güftede bulunan "eyżan" tâbiri tekrarı belirtir, dolaylı olarak da güftenin geri kalanı ezgi tekrarıyla okunmalıdır.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
202
Tepki Puanı
327
Normalde yaptığım yorumlardan biraz farklı olacak ama çok söylemek istedim, galiba MSS'deki en sevdiğim eser. Neden bilmiyorum, belki güftesindendir, ama gerçekten bundan çok daha karmaşık, ustalıkla yapılmış veya yenilikçi eserlerin hepsine rağmen, bir tânesi bile bunun kadar çarpıcı gelmiyor bana nedense.
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
327
Beğendiğiniz bir icrâsını dinlemek isterim. Merak ettim açıkçası.
Pek bilinen bir eser olmadığından, sâdece iki icrâ var bildiğim. Lâmekân Topluluğu'nun icrâsı, esere hayat verme ve çalış şekli olarak çok güzeldir, her ne kadar eserin bağlamına pek uygun olmayıp biraz gazino dönemi hissi verse de. Bezmârâ'nın da bir icrası vardır, dönem sazlarının kullanımı açısından çok iyidir de, her Bezmârâ kaydı gibi, benim için birçok nedenden dolayı büyük bir hayal kırıklığı maalesef.
(Biraz havada kaldı söylediklerim galiba, ancak söylemeye çalıştığım şey, besteyi sevmeme rağmen önerebileceğim bir icrâ bulunmaması. Ben yine de paylaşayım, siz istediğiniz icrâyı dinlersiniz diye bunları yazdım.)
 
Son düzenleme:
Mesajlar
202
Tepki Puanı
327
İlk örneği ben de daha çok beğendim diğerine göre. Bezmârâ konusunu da açabilirsiniz isterseniz. Ne yönde merak ettim.
İlk önce, Bezmârâ'daki musıkîşinaslar dahil olmak üzere müzikle uğraşan tüm insanlara büyük saygım vardır, bu nedenle söylediklerimin asla bir hakaret veya küçük görme olarak görülmesini istemem, sâdece benim görüşümdür. Bununla birlikte Bezmârâ'nın icrâ şekli, birçok noktada görüş ayrılığım olan bir icra şeklidir, bunların hepsinden konuşmanın şu an itibariyle çok bir fark yaratacağını düşünmüyorum, bu yüzden gördüğüm en büyük problemden bahsedeceğim.

Bezmârâ Topluluğunda (ve nedense musıkîmizin genelinde de, yeni icrâ şekillerine bile "klasik icrâ" denmesi gibi) bir "eskiye, klasiğe dönme" isteği vardır; ki bence güzel bir istektir. Bezmârâ'da bu isteği ciddiye almış bir gruptur anlaşılan. Ancak bu doğrultuda bence bir (Türkçesi pek yoktur bu kelimenin) "overcorrection" yapmışlardır; bir yanlışı düzeltmek için başka bir yanlış yapmak gibi.

Mesela, Jordi Savall'ı Batı müziği icrasında çok seven biri olarak, makam müziğinde her zaman çok beğenemem. Yâni daha doğrusu, hata yapmadığı zamanlarda kayıt ve orkestrasyon açısından bu işin açık ara en iyisi olduğundan musıkîmizi en iyi icrâ edenlerden biriyken, birçok eserde de (belki makam müziği bilgisi yetersiz olduğundan) çok basit hatalar yapmıştır. Mesela şu kaydı düşünelim. Burada çok bariz bir hata vardır, ki bu eserin yürük tempoda çalınması değildir (bu eserin bestesi en geç 17. yüzyıl ortasıdır, ve o dönem musıkimiz de bildiğimiz kadarıyla [ne kadar bilemeyiz ancak] daha yürüktür); hata, çalınan darbın sakîl'in darbıyla zaman benzerliği dışında uzaktan yakından bir alakası olmamasıdır. Tabii ki usûllerin tam edvarda olduğu gibi çalınması gerekmez, ancak Savall burada, eser hakkında sahip olduğumuz bilgileri reddedip kendi isteğine ya da bilgisine göre bir icrâ yapmıştır.

Bezmârâ'da ise tam tersi bir durum olduğunu düşünüyorum. Eserler hakkında bildiklerimizi geçtim, bilmediklerimiz, ya da emin olmadıklarımız için de bir yorum çekingenliği görüyorum Bezmârâ'da. Hatta, bu "düz yorum" isteği, onları nota kullanımının standardize veya yaygın olmayan bir dönemde, bütün enstrümanların aynı yorumda, enstrüman bazında değişiklikler bile en aza indirgenecek şekilde aynı şeyi çalması gibi bir ilginçliğe; ya da MSS'de geçen, "Firûd âmed" veya "Mahatt" gibi, müzisyenlerin zamanında en azından belli bir miktar dinamik kullandığını belirten sözlere rağmen bütün eserleri dinamiksiz çalmalarına yol açtığını düşünüyorum. Tabii icrâcıların düşüncelerini bilemem, ancak her Bezmârâ kaydı dinlediğimde "öncü" bir bilimsel çalışmanın sonucunu dinliyormuşum gibi geliyor, çünkü musıkîmiz gibi eser icrâsında bile form farklılıklarının, ornamentasyonların, ve belli bir yere kadar doğaçlamaların tabii ve normal sayıldığı bir gelenekte, 19. yüzyıl ve sonrası Batı müziği gibi "her şey bestekârın yazdığındadır" anlayışını destekleyen kapsamlı bir belge veya veri görmedim.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3914
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Sanırım "steril" diyebiliriz anlattığınız duruma, açıklama: "Özelliğini bozan her türlü mikrop ve mikroorganizmadan arındırılmış."
Yâni özelliklerinden arındırılmış düz icrâ şekli diyebiliriz gibi.

Dinamik meselesini açar mısınız? Ne gibi şekilde beklentiniz vardı?
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
327
Sanırım "steril" diyebiliriz anlattığınız duruma, açıklama: "Özelliğini bozan her türlü mikrop ve mikroorganizmadan arındırılmış."
Yâni özelliklerinden arındırılmış düz icrâ şekli diyebiliriz gibi.

Dinamik meselesini açar mısınız? Ne gibi şekilde beklentiniz vardı?
Denebilir herhâlde, ancak dediğim gibi (özellikle 17.) ve 18.yüzyıl Osmanlı müziği için böyle bir durumun gerçekçi ya da mantıklı olduğunu düşünmüyorum.

Dinamik dediğim, hızlanma/yavaşlama, veya sesi daha çok/az kuvvetli çıkarmak gibi. Meselâ "firûd âmed" Batı notasyonunda "piano" veya "pianissimo"ya denk gelmektedir. "Mahatt" ise "ritardando"dur. Bu terimler (ve bu şekilde birkaç tâne daha terim) MSS'de geçmektedir. Bu bize müzisyenlerin, eserin seyri boyunca dinamik değiştirdikleri bilgisini verir. Birkaç tane eserde ("Yelteme Bulgarî" gibi) notada da yazılılardır (tabii yazılı olması gerekmiyor bunların uygulanmış olması için).
Bunların en azından MSS'deki ve MSS zamanı/öncesi yazılmış eserlere uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
Constantinople bu konuyu iyi beceren bir topluluktur. Onların icrasıyla (taksim 1:40'da bitiyor) bize daha geleneksel gelen bir icrayı karşılaştırırsanız anlamak çok kolaylaşır (ki iki icrâ da bir ya da birden fazla nedenle tam anlamıyla "geleneksel" değildir, ancak o ayrı konu).
 
Son düzenleme:
Mesajlar
1
Tepki Puanı
4
Merhaba,
Senelerdir internette notasını aradığım, bu sebeple de sık sık Google üzerinden şansımı denediğim eserin bugün notasını burada olduğunu görünce abone oldum. Güftesindeki anlamı, hiç süslemeye veya dolandırmaya gerek kalmadan sade bir beste ile net olarak ifade ettiği için seviyorum eseri. Yukarıdaki eleştirilerinizi okumaktan mutluluk duydum. Lâmekan ve Bezmârâ versiyonlarını sayısız defa dinlemiş biri olarak paylaşımınız için çok teşekkür ederim.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3914
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Merhaba,
Senelerdir internette notasını aradığım, bu sebeple de sık sık Google üzerinden şansımı denediğim eserin bugün notasını burada olduğunu görünce abone oldum. Güftesindeki anlamı, hiç süslemeye veya dolandırmaya gerek kalmadan sade bir beste ile net olarak ifade ettiği için seviyorum eseri. Yukarıdaki eleştirilerinizi okumaktan mutluluk duydum. Lâmekan ve Bezmârâ versiyonlarını sayısız defa dinlemiş biri olarak paylaşımınız için çok teşekkür ederim.
Ne mutlu bize ve bu eseri paylaşan @efrūḫte'ye.

Böyle bir olaya vesîle olduğumuz için çok şanslıyız. Darısı diğer eserlerin başına diyelim :). Demek ki her paylaşılanın değeri kendini er ya da geç belli ediyormuş.
 
Üst Alt