Az önce burada bulunan makâleyi okuyordum:
Şair ve Bestecı̇ Arasındakı̇ Ahenk ve bu yukarıdaki cümleyi alıntılamak istedim.
Sizce de bu böyle midir? Böyle mi düşünüyorsunuz ya da hissediyorsunuz?
İngilizce'de "unspoken laws/rules" diye bir tâbir vardır. Yâni herkesin bilinçaltında bildiği ve uyguladığı kurallar olur. Ama bu kurallar bir yerde yazılı değildir. Örnek olarak biz büyüklerimizin ellerini öperiz. Bu hiç bir yerde kural olarak yazmaz. Kanun maddesi de değildir. Ama böyle bir "konuşulmayan kurallar" vardır hayatta. Biri hapşırdı mı "çok yaşa" demek gibi.
Ve belki de bestekârlarımız bilinçaltında makamları böyle mi işliyorlar? En azından alıntının yazarı böyle bir genelleme yapabilmiş.
Siz ne düşünüyorsunuz merak ettim.
Bu konuya iki şekilde bakılabilir, ki siz zâten bu bakış açılarından birini sunmuşsunuz. Segâh ve uşşak gibi makâmların bu kadar sıkı bir şekilde dinî düşüncelere, tasavvufa bağlanması tam anlamıyla bir kültürel koddur. Aynı şekilde hüseynî'yi duyduğumuzda aklımıza kırsal halk müziği, aşık edebiyatı gelir. Geleneklerden bizim aklımıza kaydettiğimiz kodlardır, bir açıdan da bestekârlar toplumun aklına kazınmış olan kodları, bu duyguları uyandırmak için kullanırlar.
Tabii, farklı bir bakış açısından, bunun doğuştan gelen, toplumdan bağımsız bir tarafı olmadığını savunmak biraz zordur. Maalesef makâm müziğimizde bu konuda yeterince araştırma olmasa da, insanların bazı perde aralıklarını daha huzur verici,
"aydınlık" ve (Kantemir'in terimini kullanacak olursak)
ünsiyetli bulduğu, bazılarını ise daha hüzünlü, "karanlık" ve (yine Kantemir'in terimi) arbedeli bulduğu aşağı yukarı bilinmektedir. Genellikle de iki perde arasındaki frekans ilişkisi, sayı miktarı çok büyük olmayan bir kesirle ifâde edilebiliyorsa (veyâ bu tür bir kesre kulağın ayırt edemeyeceği kadar yakınsa), insana daha huzurlu gelir.
Bunun üzerine daha fazla da konuşulabilir, ancak hem kendi bilgimin, hem de makam müziği araştırmalarının sınırları gereği burada bırakmam daha mantıklı olabilir.
(Bu konuyu özel olarak araştırmış birinin makamlardaki hangi perde aralıklarının bu duyguları yarattığını söylemesi güzel olabilir, çünkü makâmlar Batı modları veya dizileri kadar basitçe açıklanabilen bir melodik materyal türü değildir, [biraz makam nedir konusuna da girmek zorunda kalırız ama] ilginç bir tartışma konusu olur.)