Bu konunun bir benzerini az önce Ahmet Yağmur Bey ile konuşuyordum. Kendisi sizinle aynı fikirde sanırsam ve "bestekâr" yerini boş bırakabilir miyiz diye de ricâ etti. Bu eser irticâlen oluştuğu için, oturup bestelenmiş naatlerden farklı olduğuna dikkat çekti, ki öyle zâten.
Tabii ben olaya biraz farklı yaklaştım. Bana göre taksim de olsa, gazel de olsa, kasîde de olsa, sonuçta bir eserdir. O eserin irticâlî olup olmaması onun bir eser olduğunun durumunu değiştirmiyor. Eser eserdir, yâni bir sâhibi olmalı. Kendi kendiliğinden oluşmuyor, bir kişi (veyâ birden fazla) oluşturuyor. O yüzden bu eserlere bence "bestekâr" künyesinde irticâlen ortaya çıkarmış olanların isimleri yazılmalı. Bilmiyorum siz ne dersiniz.
"Taksim" konusuna gelirsek. O zaman form olarak naat yerine taksim mi diyelim? Söylediğiniz bence mantıklı ama biraz sıkıntılı. O zaman form olarak bütün gazelleri yok edip taksim altına mı almalıyız? Bilmiyorum, o yüzden soruyorum.
Ya da başka bir çözüm olarak yeni bir form üretebiliriz (literatüre yeni bir form sokmak ne kadar mantıklı, onu bilemiyorum).
Form olarak "Naat (irticâlen)" gibi. Bu, diğer naat olan eserlerden farklı olduğunu gösterebilir.
Bu konu hakkında konuşalım, sonuç ne çıkarsa, öyle yaparız.