Bu eserin usûlü, notada belirtildiği gibi "Çemberli Sofyan"dır. Bu usûlün (ya da usûllerin) darplarını veyâ kullanımını gösteren bir belgeden haberdâr değilim, o yüzden Ekinci'nin bu konuda Kevserî Mecmuası incelemesinde yazdıklarını iletiyorum:
Başlıktaki "Cenberli Sofyân" ifâdesi Edvâr nüshâsının başlığından aynen alınmış. Edvâr I, 139'da ise eserin adı "Sofyanlu Çenber" şeklinde kayıtlı. Bu ifâdeler peşrev icrâ edilirken iki usûlün birlikte vurulduğunu düşündürüyor. (...) Sofyân usûlünün (...) eserin icrâsında velvele olarak vurulduğunu düşünüyoruz.
Eserin 12 zamanlı olarak Batı notasına aktarılmış Kevserî Mecmuası nüshâsını da ekliyorum.
Benden de küçük bir not:
Bu iki usûlü bir arada çalma olayı Kevserî Mecmuasında geçiyor. Kevserî'nin yazdıkları bunun kendi icâdı olduğunu düşündürse de, eğer Kantemiroğlu zamanından kalan bu eser bu şekilde icrâ ediliyorsa (ki bu da net değil) Kevserî'nin icât ettiği en fazla bir gösterim şekli olabilir. Ancak bu icrâ şeklinin mantıklı olduğunu düşündüren başka bir durum, bazı eserlerin yazılan usûlden farklı bir usûlde çalınması; bildiğim kadarıyla Ali Ufkî'nin "saklı mecmua"sında düyek ile çenber usûllerinin bâzı durumlarda yer değiştirebileceğini* gösteren ifâdeler var, ve bu icrâ şeklinin (bazı çevrelerin doğru görmemesine rağmen) bir nebze devam ettiğini biliyoruz.
*
"Czember vssuł ma batono il duwek li m[onsigno]ri Honende." (Usûlü Çenberdir, ancak beyefendi hânendeler Düyek vururlar.) Bu konuda bkz. Judith Haug, "Ottoman and European Music inʿAlī Ufuḳī ’s Compendium, MS Turc 292: Analysis, Interpretation, Cultural Context", s. 303/320.