Bestekâr
Avurdu Delik (Zurnazen)
Güfte Sâhibi
Yok
Makam
Segah
Form
Peşrev
Usûl
Düyek
Kaynak
Kevserî Mecmuası, Mehmet Uğur Ekinci
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Eser:

Bestekâr:
Avurdu Delik

Güfte Sâhibi:
Yok

Makam:

Form:

Usûl:

Güfte:
-

Kaynak:
Mehmet Uğur Ekinci'nin "Kevserî Mecmuası: 18. Yüzyıl Saz Müziği Külliyatı" adlı kitabı, nota yazarı olarak "bakienis" adı verilmiş.

Diğer Bilgiler:
  • Bestekâr olarak verilen "Avurdu Delik" hakkında çok bilgi olmamakla birlikte*, (benim okumadığım, zira sâdece önizlemesindeki bilgilere ulaşabildiğim) "Sufi ve Sanat: Makaleler - Konferanslar 2" adlı kitaba göre, İran'dan gelmiş bir zurnazendir. Elde edebildiğim bilgiyi kitaptan iletiyorum:
IV. Murat Bağdat seferine gittiğinde diyorlar ki: "Burada müthiş bir zurnazen var." Bu zât İranlı, Acem, "Avurdu Delik" lakaplı bir zât. Avurdu Delik'in o kadar güçlü nefesi varmış ki, "Düşmanın eline geçerse onların ordusunda güzel zurna üflemesin." diye yanakları, Safevî hanedanı tarafından deldirilmiş. "Bu zâtı İstanbul'a getirelim." diyorlar. Padişah bunu İstanbul'a getiriyor. Bir hastanede derhal yanaklar dolduruluyor, aynı icrayı yapabilir hale geliyor.
  • Yukarıda bahsettiğim bilgileri dikkate alırsak, bu eserin 17. yüzyılın ortasından sonra yazılmış olma ihtimâli çok azdır. Zâten, hem yapısı, hem de Kantemiroğlu'nun edvârında "notası bulunmayan eserler" arasında olması bu düşünceyi destekler. İlginç bir durum ise bu eserin Kantemiroğlu Edvârında Muhammes usûlünde kayıtlı olmasıdır, ancak bu tür 4/8/16 zamanlı ve görece olarak simetrik usûllerin (yâni Berefşan, Müsemmen gibi usûller değil, onların durumunu pek bilmiyorum) arasında belli bir miktar "geçişkenlik" olduğu bir gerçektir.
  • Bestekârın zurnazen olduğunu düşününce, bu eser "Mehter" olarak da sınıflandırılabilir, ancak bunun, eseri bulmayı zorlaştırmak dışında bir şey ifâde edeceğini düşünmüyorum.
  • Eserin notayazımında müellif(ler)in verdiği kararları ve yaptığı tespitleri, kitaptan iletiyorum:
    • Eserin vezni belirtilmemiş, vezn-i kebirde yazmayı tercih ettik.
    • 1) Ölçü 1 birim eksik.
*Ekinci'ye göre Popescu-Judetz bu musıkîşinastan bahsetmiş.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Avurt kelimesini ilk kez duyuyorum.

1. Yanakların iç kısmındaki boşluk
2. Yanak

anlamındaymış. İlginç bir ismi var, kolayca unutulmaz.
Sâdece ismi değil, hikâyesi de ilginç, ki Kevserî Mecmuasına erişimim olmadan önce bir yerde karşılaşıp bakmıştım, artık o yüzden adı da eseri de hiç aklımdan çıkmıyor.
Garip ve biraz konu dışı bir soru olacak, ancak hâlâ merak ettiğim şey, 17. yüzyılda "yanak doldurma" işlemini nasıl yaptıkları. Belki de benim varlığından habersiz olduğum çok basit bir durum vardır (bunu dediğime göre kesin olacak şimdi :D), ama Osmanlı ve Orta Doğu'nun çoğunun tıp konusunda bu dönemlerde çoğu bölgeden daha gelişmiş olmasına rağmen (hatta ilginç bir şekilde, diğer alanlardaki gibi Osmanlı'ya kıyasla Batı üstünlüğü 18. yüzyıl ortasında değil, 19. yüzyılda başlıyor tıp biliminde), hâlâ Antik Yunan'dan kalma teorilerin hüküm sürdüğü, bilimsel tıbbın tam anlamıyla oluşmadığı bir zamanda nasıl oluyor da bu yapılıyor diye merak ediyor insan.
 
Mesajlar
37
Tepki Puanı
58
Avurt kelimesi Konya'da hâlâ yaygındır.😊 Benim alanım diş ancak yanak doldurma konusunda aklıma gelen, tamamen tahmine dayalı iki durum var. Birincisi, boyutu farketmeksizin yanakta açılan delik her halükarda hava kaçışı sağlayacağı için, belki zamanın kendine has dikiş yöntemleriyle yara ağızlarını bir araya getirebilecekleri kadar küçük bir açıklıktı. İkincisi ise deri greftleri, Batı ilk defa 19. yy'da kullanıldığını bildirse de, Doğu'nun bu işlemi daha önce denemiş ve bildirmemiş olma ihtimali hep vardır.😊 Az önce okuduğum makale de, deri greftlerinin M.Ö. 300'lerden kalma ilk yazmalarda bahsi geçen, zihinleri o dönemde bile meşgul eden bir yöntem olduğunu söylüyor.
 
Üst Alt