Ankara’daki Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde bir aydan buyana hayli ziyaretçi çeken ama basının nedense pek rağbet göstermediği bir sergi var: “Saz ve Söz. Türk Müziği Tarihi Sergisi”...
Musiki tarihimizde bir ilk olan bu sergide Türk ve İslâm dünyasının müziği ile ilgili yüzyıllar öncesine ait kaynak kitaplar, bir kısmı artık unutulmuş olan çalgılar, objeler ve artık hayatta olmayan birçok meşhur besteci ile icracının şahsî eşyaları yeralıyor.
Sergilenen yüzyıllar öncesine ait kaynak kitaplardan bazılarını yazayım: 13. asır musiki nazariyatçısı Safiyüddin Urmevî’nin “Kitâbü’l-Edvâr”ı, Timur’un müzisyeni ve Türk Müziği’nin çok önemli ismi Abdülkadir Meragî’nin 1403’te Semerkand’da yazdığı “Câmiü’l-Elhân”ı, 17.-18. yüzyılın meşhur müzisyeni Prens Dimitri Kantemir’in “Edvâr”ı, 1765’te doğan Mevlevî Şeyhi Nâsır Abdülbaki Dede’nin “Tedkîk ü Tahkîk”i ile “Tahririye”si, eski elyazması notalar ve daha birçok kaynak...
“Saz ve Söz” sergisinde Klasik Türk Musikisi’nin meşhur isimlerine ait çalgılar da yeralıyor. Ziyaretçiler hemen girişte Üçüncü Selim’e ait olduğu söylenen sedef işlemeli tanburu görüyorlar, bunu Tanburî
Cemil Bey’in tanburu ile kemençesi,
Şerif Muhiddin Targan’ın udu, Tanburî
Hacı Arif Bey’in kanunu, meşhur bestekâr
Refik Fersan ile unutulmaz icracı
Münir Nureddin Selçuk’un tanburları ile musiki tarihimizin asırlar öncesinden 20 yüzyıla kadar uzanan döneminde yaşamış büyük neyzenlerden bazılarının neyleri takip ediyor. Bunları ardından Prof. Alâeddin Yavaşca,
Kâni Karaca,
Bekir Sıdkı Sezgin ve İnci Çayırlı gibi klâsik musikimizin önemli isimlerinin şahsî eşyaları geliyor...
MÜSLÜM BABA’NIN CEKETİ TARİHLE YANYANA...
Türk Müziği klâsik, dinî, askerî ve folklorik gibi birbirinden farklı çeşitleri olan bir musikiler bütünüdür...
Sergide işte bütün bu farklı musikilere ait tarihî objelere de yer veriliyor. Klasik müzik çalgılarından başlayarak dinî musikide kullanılan kudüm, nevbe, nakkare, bendir, halîle ve rebap gibi enstrümanlar; Karadeniz kemençesi, yörüklerin çaldıkları kemençe, Bektaşi bağlaması,
mehter musikisinde ve Türkiye’ye 19. asırda gelen bandoda kullanılan birçok çalgı geniş salonlardaki vitrinlerden kulaklara eski yüzyılların nağmelerini fısıldıyor.
Bütün bu objeler şimdi Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde sergileniyor ama müzik ile alâkası öyle uzmanlık falan değil, sadece dinleyici seviyesinde olan ziyaretçilerin rağbet gösterdikleri bir başka bölüm var: Halk musikisinin ve pop müziğimizin şöhretlerinin enstrümanları ile özel eşyalarının yeraldığı
salon...
Âşık Veysel’in, Neşet Ertaş’ın, Âşık Mahzunî
Şerif’in, Çekiç Ali’nin ve Nida Tüfekçi’nin sazları, Kazancı Bedih’in cümbüşü, bazı halk sanatçılarının elyazıları ile şiirleri, Müslüm Gürses’in beyaz renkteki meşhur ceketi, Yıldıray Çınar’ın takım elbisesi,
Cem Karaca’nın şapkası, gözlüğü, kalemi ve tesbihi,
Zeki Müren’in cicili-bicili bir sahne elbisesi, Barış Manço’nun piyanosu, çizmeleri, Kayahan’ın gitarı, Melih Kibar’ın notaları ve daha birçok obje...
Sergiyi düzenleyen arkadaşlardan öğrendim; ziyaretçi sayısı hayli yüksekmiş ve en fazla rağbet de tarihî elyazmalarına ve çalgılara değil bu son bahsettiğim kısma, yani Müslüm Gürses, Neşet Ertaş ve Barış Manço gibi şöhretlere ait enstrümanlar ile objelere gösteriliyormuş.
Bu durum, popüler kültürün geleneksel kültüre karşı kesin galibiyeti demektir!
Konusunda bir ilk olan ve
15 Ağustos’a kadar açık kalacak olan bu sergi için daha fazla söz etmeme gerek yok... Sadece, faaliyete geçtiği iki seneden buyana böyle birçok önemli sergi düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Milet Kütüphanesi’nin çalışma azminden imkân sahibi bütün kültür kuruluşlarının ders almaları gerektiğini hatırlatmakla ve musiki meraklılarının da bu sergiyi mutlaka gezip baskısı önümüzdeki günlerde tamamlanacak olan katalogdan edinmeye çalışmalarını söylemekle yetiniyorum...