Bestekâr
Tahir Karagöz (Hafız)
Güfte Sâhibi
Belirsiz
Makam
Karcığar
Form
Türkü
Usûl
Aydın
Kaynak
Semih Özdemir
Mesajlar
162
Tepki Puanı
264
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
YouTube
link
Eser:
Atların binelim haydi sırtına

Bestekâr:

Güfte Sâhibi:
Belirsiz

Makam:

Form:

Usûl:

Güfte:
Atların binelim haydi sırtına
Yollarda koşudan kopsun fırtına
Uçarken cennete ak başlı turna
Kaçalım güzelim bizim yaylaya
Gidelim sevdiğim bizim yaylaya

Yaylanın kızları beyaz tenlidir
Kimisi esmerce çifte benlidir
Herkesle dost olur senli benlidir
Gidelim sevdiğim bizim yaylaya
Kaçalım güzelim bizim yaylaya

Kaynak:
Semih Özdemir

Diğer Bilgiler:
  • Nota üzerindeki notumu aynen aktarıyorum:
    "Bu notayı Tahir Karagöz'e ait bir ses kaydından, eserin aslına yalnızca bir iskelet olabilecek şekilde dikte ettim. Eserin hakikatini yalnızca söz konusu ses kaydı temsil edebilir ki yukarıdaki karekodla bu kayda ulaşılabilir. Kaydın, güfteyi tespit edebilme açısından yeterince net olmayışının sebep olduğu eksikleri Levent Çelik'in desteğiyle tamamladım. Melodik seyre uygun olarak makamı Karcığar, güfte içeriğiyle birlikte melodinin güfteyi işleyişini birlikte değerlendirerek formu Türkü olarak tespit ettim. Aydın usulünün esere daha iyi oturduğunu ancak Aksak'ın da tercih edilebileceğini düşünüyorum. Nota arşivleri ve antolojiler başta olmak üzere birçok kaynağı detaylıca taramama rağmen bu esere dair bir bilgiye rastlayamadım. Böylece eserin orijinalliğine kanaat getirdim. Eserin Karagöz'e aidiyetini düşünüp kendisini ve eserlerini konu alan başta akademik çalışmalar olmak üzere birçok kaynağı detaylıca taramama rağmen bu hususta bir bilgiye rastlayamasam da Karagöz'ü yakından tanıyanlardan biri olan üstadımız neyzen Sadrettin Özçimi, bu eserin Tahir Karagöz'e ait olduğunu hatırladığını bildirdi. Bu bilgiye dayanarak besteyi Karagöz'e ait olarak yazdım. Müracaat ettiğim kaynaklarda güfteye dair bir bilgi bulamadım. Bu sebeple güfteyi "meçhul" olarak yazdıysam da yine bu sebeple güftenin Karagöz'e ait olabileceğini düşünüyorum. - Semih ÖZDEMİR; 22.08.2022 - "
  • Eserin bestecisi tarafından gerçekleştirilmiş referans kaydına ise buradan ulaşılabilir.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Mesajlar
1580
Tepki Puanı
2703
Ellerine sağlık. Kendisine ait olabileceğini düşünmüştüm ben de :)

Yeri gelmişken şu "Aydın Aksağı" meselesini bir istişare edip öğrenmek istiyorum.
Okulda da sonradan da öğrenip gördüğüm, 9 zamanlı usul 4 tane var.
1. Aksak ( Sofyan + Türk Aksağı )
2. Evfer ( Sofyan + Türk Aksağı Evferi ) yani son iki darp yer değiştiriyor Aksak Usûlüne göre.
3. Raks Aksağı ( Türk Aksağı + Nim Sofyan )
4. Oynak / Aydın Aksağı ( Semâî + 3 Nim Sofyan ) veya akılda kolay kalsın diye uydurduğum ( biri hızlı, ikincisi Ağır, 2 tane Semâî ) :)

Oynak / Aydın Aksağı'nın tarifi böyle ve uygulamada en bilindik örnek Şarkısı da, "A benim mor çiçeğim" veya Aydın Yöresine ait oyun havası türküsü "Haydi güzelim hopla da gel yanıma / Sarı liralar takayım gerdanına"

Pek çok şarkıda ve özellikle köçekçelerde aslında Aydın Aksağı olan usulü başına Aksak düzümüne uygun bir aranağme getirilip, sözlerin başlangıcı son 3 zamanına denk düşürülerek Aksak olarak adlandırılmış. "Bülbül olsam konadabilsem dallere" bunlardan biri.
Aranağme olmadan sadece sözler okunmak istense "Aydın Aksağı" vurulması lazım gelir.

Bu şarkıya neden "Aydın" dediğini merak ediyorum. Yanlış bildiğim bir şey varsa düzeltmiş olurum ben de.
 
Son düzenleme:
Mesajlar
162
Tepki Puanı
264
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
YouTube
link
Bu şarkıya neden "Aydın" dediğini merak ediyorum. Yanlış bildiğim bir şey varsa düzeltmiş olurum ben de.
Estağfirullah hocam, acizane fikrimi arz edeyim.

4. Oynak / Aydın Aksağı ( Semâî + 3 Nim Sofyan ) veya akılda kolay kalsın diye uydurduğum ( biri hızlı, ikincisi Ağır, 2 tane Semâî ) :)
Ben Oynak ve Aydın usullerini birbirinin aynı olarak ifade buyurduğunuzu algıladım ama yanlış mı anladım bilmiyorum. Belki gereksiz olacak ama derlemelerimi de sıralamak isterim.

Öncelikle usul konusunda iki kaynağı kullandığımı belirtmek isterim hocam. Biri Sadettin Heper'in talebesi olmuş Hurşit Ungay'ın 1981'de yayınladığı "Türk Musikisinde Usul ve Kudüm" isimli kitabı, diğeri ise Şeref Çakar'ın 1996 yılında yayınladığı "Türk Musikisinde Usul" isimli kitabıdır.

Hurşit Bey dokuz zamanlı usulleri aşağıdaki gibi sıralamış. Verdiği bilgileri şöyle özetleyebilirim;

AKSAK: Düm (2) Te (1) Ke (1) Düm (2) Tek (2) Tek (1) [ Sofyan + Türk Aksağı gibi ]
Altı vurguludur. Birinci mertebeye Aksak veya Yürük Aksağı denir. Birinci mertebeye göre biraz yürükçe vurulursa Çifte Sofyan veya Aydın denir. İkinci mertebesine (malumunuz vurgular değişmeden zamanın katlanması) Ağır Aksak, bunun biraz yürükçe vurulmasına ise Orta Aksak veya Ağır Aydın denir. Aydın ismi yine dokuz zamanlı ancak başka tertipte bir usul için de kullanılır. Giderine göre, Çifte Sofyan veya Aydın, Aksak veya Yürük Aksağı, Orta Aksak, Ağır Aksak şeklinde sıralanabilir.

EVFER: Düm (2) Te (1) Ke (1) Düm (2) Tek (1) Tek (2) [ Sofyan + Türk Aksağı Evferi gibi ]
Aksak'ın son iki usulü yer değiştiriyor.

AYDIN: Düm (2) Tek (2) Düm (2) Tek (3)
Dört vurguludur. Velvelesi ise Aksak'ınki ile aynıdır.

RAKS AKSAĞI: Düm (2) Tek (3) Düm (2) Tek (2)
Dört vurguludur. Aydın'ın son vurgusu ikinci sıraya kaydırılmış gibidir.

OYNAK: Düm (1) Tek (1) Tek (1) Düm (2) Tek (2) Tek (2)
Altı vurguludur.


Şeref Bey de usullere dair bu bilgileri aynen verirken terminoloji açısından farklılık arz ediyor;

Düm (2) Te (1) Ke (1) Düm (2) Tek (2) Tek (1) darplarından oluşan usulün birinci mertebesine Yürük Aksak veya Çifte Sofyan, bunun biraz ağırına Aydın, bunun da biraz ağırına Aksak adı verilir. "Buradaki Aydın ifadesi Aksak usulündeki hareket unsurunun bir ifadesidir. Ancak bu isimle müstakil bir usul de vardır." demiş ve usulü Hurşit Bey'in tanıttığı gibi aktarmıştır.

Sonuç itibariyle ikisi de Oynak ve Aydın usullerini ayrı ayrı veriyorlar hocam. Bu noktadan sonra Tahir Karagöz'ün eserini niçin Aydın olarak ölçtüğümü arz edeyim. Eserde ölçü başları çoğunlukla, bir senkobun duyulabileceği "es" ile başlıyor. Yani literatürde göremedim ama yazılmış olsa sanki şöyle bir usul "cuk" oturacakmış;

Düm (1) Tek (2) Tek (1) Düm (2) Tek (2) Tek (1)

Bunu tartımları Aksak ile ölçünce de iyi duyulabileceğini düşünüyorum ama onun ilk üç vurgusu yani Düm (2) Te (1) Ke (1), yukarıda bahsettiğim senkopla iyi örtüşmüyor gibi de düşünüyorum. Bunun yerine Aydın usulü için tanımlanan ilk iki vurgu, Düm (2) Tek (2), eserin içindeki vurguyu da daha iyi temsil ediyor gibi geldi bana. Bu senkop tartımlarını Ağır Aksak eserlerde sıklıkla görüyoruz. Ancak o senkop vezne uyabilmek için çoğunlukla ikinci ve üçüncü vurguya ( Te[1] Ke[1] ) geliyor.

Hocam hasıl-ı kelam, bu gibi sebeplerle Aydın usulüyle ölçmüştüm yukarıdaki eseri. Yazdıklarıma eleştirilerinizi de dört gözle beklerim. Hürmet ederim.
 
Mesajlar
162
Tepki Puanı
264
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
YouTube
link
Bu usule uyan bir şarkı da İsmail Hakkı Bey’den, Nihavend-i Kebir şarkı. Nihavend-i O Şuh-i Nev-Civanım - İsmail Hakkı Bey (Muallim) - Nihavend-i Kebir

Ve İsmail Hakkı Bey de eserin usulünü aydın olarak kaydetmiş.
Çok ilginç bir bulgu, teşekkür ederim. Nasır Dede’den itibaren İsmail Hakkı Bey’in Tekamül’ü dahil 20.yy’ın başına dek kaynakları bu açıdan bir incelemeli diye düşünüyorum. İlk fırsatta bulgularımı arz edeyim.
 
Mesajlar
162
Tepki Puanı
264
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
YouTube
link
2019 yılında hazırlanmış bir tez buldum.
Çok ilginç bir bulgu, teşekkür ederim. Nasır Dede’den itibaren İsmail Hakkı Bey’in Tekamül’ü dahil 20.yy’ın başına dek kaynakları bu açıdan bir incelemeli diye düşünüyorum. İlk fırsatta bulgularımı arz edeyim.
@mstferngzl

Hurşit Bey'den geriye, edvar geleneğinin parçası olan klasik kaynaklar da dahil olmak üzere ulaşabildiğim tüm kaynakları gözden geçirdim ama Hurşit Bey'den evvel "Aydın" usulününün konu edildiğini göremedim. 2019 yılında hazırlanmış bir tez buldum, ekte bulabilirsiniz. Burada da benzer bir araştırma yürütülmüş. İsmail Hakkı Özkan'ın Türk Mûsıkîsi Nazariyatı ve Usûlleri kitabına kadar uzanılmasına rağmen, Hurşit Bey'in ve Şeref Bey'in kitapları ilginç bir şekilde araştırmaya dahil edilmemiş ama sonuç itibariyle bu çalışmada da "Aydın" usulüne dair bir bilgi göremedim. Hurşit Bey'in kitabı bu usulden bahseden ilk kaynak olabilir.

@Levent Çelik hocam eleştirilerinizi dört gözle bekliyorum. Zira bu vesileyle belki yeni şeyler öğrenecek olmak beni heyecanlandırıyor :)
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Mesajlar
140
Tepki Puanı
264
Yaş
37
YouTube
link
Bu bahiste bir kaç şey söylemek gereğini duydum. Aydın usulü aslında 20. yüzyıla kadar kaynaklarda görülmemektedir. Bir cumhuriyet projesi olan halk müziği ile batı müziği birleştirme fikrinin ardından, özellikle halk müziği eserlerinde görülen ve isimlendirilen bir usul olduğu kanısındayım.

Muallim İsmail Hakkı Bey'in 1926'da Şamlı İskender tarafından basılan 'Türk Musikisi Nota, Usul, Makamat ve Solfej Metodu'nda Aydın usulü verilmektedir. Ve bugün Çifte Sofyan olarak bildiğimiz usulün aynısıdır aslında. İki usulün bir farkı olduğunu görmedim
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

  • 284 KB Görünüm: 55
Üst Alt