Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Değerli dostlar,
Yayınlanacak çalışmamızda bu ikisinin ve daha pek çok eserin iyi kaynaklardan alınmış ve tarafımızca tashihi tamamlanmış notalarına ulaşabilceksiniz.
Bir de ikisi aynı kişiyse bile vefat tarihi doğru olmayabilir. Doğum ve ölüm tarihlerini İstanbul Ansiklopedisi’nde Reşad Ekrem veriyor yalnızca, kaynak göstermeden..
Bizimkisi Sernayi Ali Dede, Arabzade ile aynı kişi olmamalı. Gördüğün gibi ne çok karışıklık var çözmemiz gereken..Hele bir de Ali, Mehmet, Mustafa, Ahmet gibi çok kullanılan isimler olunca işler büsbütün karışıyor..
Çok sevindim, zaten belgeler beni eserin (Yanlış olarak Dilhayat’a isnad olunan Evcârâ Saz Semâîsi) Ali Dede’nin olduğuna ikna etmişti ama bu eserdeki üslup benzerliği de gerçekten değerli bir karine oldu. Ama yine de belgelerden iznini sürmeye devam edelim bu Şehnaz semâînin de..
Merhum üstad burada iki bestekârı karıştırmış, bu eser Küçük İmam Mehmed Efendi’nin değil, Küçük Hoca’nın. Ne yazık ki Küçük İmam’ın bir iki eser dışında bütün eserleri “gemiler geçmeyen umman”a gitmiş..
Dostlar,
Bu eserin bestekarı “Tonbul”dur, Tulum Abdi Efendi ile ilgisi yoktur, bazı notalarda bu iki kişi karıştırıldığında için buraya da böyle aksetmiş. Sadece tonbul ya da tombul yazılabilir.
Dostlar bir de peymânına kanın koyan Osmanlılarız biz olacak, kanun değil, nitekim eski notasında da ‘canın’ yazıyor. Yani sözümüz için kanımızı/canımızı ortaya koyarız. Burada kanun demek elbette ki büyük bir saçmalık..
Hatta bestekârın kendi icrası elimizde olduğuna göre hem de enfes bir icra, diğer örnekleri buraya örnek icra olarak koymaya gerek yok. Yorumlarda paylaşılmalı bence ama örnek icra en azından bu eser için bir kayıt olmalı.
Levent hocanın cevabının da hileli olduğunu düşünüyorum:) kimden ya da hangi eser sorulmamış. Sadece bestekar sorulduğuna göre bestekar cevabı istiyoruz. Yalnızca bir eseri gelen bir bestekar cevabı kabul edilmesin bence 😄
Mühim bir bestekâr ama eserlerin ona ait olduğunu gösteren tarihsel kaynaklar yetersiz. Ancak ben yine de aksi bir delil olmadığı için o eserlerin Hamparsum’a ait olduğunu ve muhtemelen sadece Ermeni kaynaklarında kaldığı için diğer kaynaklara yansımadığını ve bu yüzden delillerin yetersiz...
Eser Eyyubî Mehmed Bey’in büyük ölçüde, evet. Ama kendisi bile mecmuasında talebesinin ismiyle kaydetmiş bu eseri. Bu bilginin yeni yazılacak bir notada kısaca zikredilerek bestekar hanesinde teberrüken Hâfız Hamdi Efendi’nin isminin bırakılması daha uygun olur.
Çok şükür emeklerimiz netice vermiş, hem güfteyi hem de bestekâr bilgisini düzeltmişler. Gördüğüm en ciddi Türk Musikisi devlet korosu; İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu 👏🏻👏🏻👏🏻
Değerli dostlar,
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde, Türkiyat Anabilim Dalı bünyesinde ve Harun Korkmaz yönetiminde, Klasik Türk Musikisi Tarihi konulu lisansüstü çalışmaları başlıyor. Bu sahada çalışmayı düşünen ve gereken şartları sağlayan arkadaşlarımızın benimle özel...
Tam bu esnada eserin ilk bestelediği zamanlara ait güfte mecmuaları imdadımıza koşuyor Fatih Bey. Tamamen anlamını yitirmiş olan güfteler dışında, önce bestekarın tercihine saygı duymamız gerekir. Zaten çoğu zaman güftelerin divanlardaki haliyle bestekarın tercihiyle mecmualar yansıyan halleri...
O da İsmail Hakkı Bey’in icadı olmuş o zaman:) Kâr-ı Nakş diye bir şey yoktur. Bu eser zamanla kısalmış, o yüzden ayrı bir tanım geliştirmek zorunda kalmış hazret.
Bu, eski bir esere benzemiyor, iki çelebimizle de ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Osmanlı’nın son devrinde, eski bestekârlar adına üretilen bazı eserlerden olduğunu kuvvetle tahmin ediyorum..
Haşmet Bey, şu mecmuanın tezine bakıp buraya bilgi yazmak kafa karışıklığına yol açabilir. Çok kötü bir tez, ayrıca bahsettiğiniz eserin makamı farklı. Buna benzer onlarca eser var aynı güfteyi taşıyan, dolayısıyla buna benzer bilgilerin sonu gelmeyecektir. Bir de bir eserin bestekarını bulmak...
Kyriakos bilgileri doğrudan Türk kaynaklarından aktarıyor, oradaki bilgiler yanlış olunca o da yanılabiliyor. Bu konuda yeni bir neşrimiz olacak, takip edersiniz inşallah..
Hocam v2’deki bilgi doğru görünüyor, eski bir matbu nota, muhtemelen 1930’lara ait. Gümüşhane mutasarrıfı Ahmed Midhat Bey doğru şu halde. Eserin elhanı da bence Refik Talat’ın tarzına pek benzemiyor.
Değerli hocam,
Notların önemli bir kısmı başka sistemlerden nakledildiği için oradaki eksik bilgiler de aynen buraya aksetmiş, lütfen kusura bakmayınız. Moderatör arkadaşlarımız hemen düzelteceklerdir. Sizi burada gördüğümüze çok sevindik. Takdir ve teşvikiniz site yöneticileri için son derece...
Pâbûsuna şâyeste idim dâmenin olsam. Yeni noktayı yazarken güfteyi de tam koymalı ki icra için kullanılabilir olsun ve eserin yeni yazılan notaları artık eksiz olsun;)
O nota olsa bile diğer notaları silemeyiz:) unutmayın ki eser bestekârının elinden çıktıktan sonra başka başka hallere bürünür, bunları da izlememiz, görmemiz gerekir.
Bestekar doğru, yani sonradan bestelenmiş eserlerin bu esere benzemesi neden ilginç bir veri olsun? Önce bestlenenden etkilenmişlerdir, ne olacak..Bu kadar ayrıntılı gözlem yapmak zaten mümkün değil. Hepsinin notası muahhar kaynakalardan alınma.
Efendim şimdilik bana itimad ediniz. 36 ay sürecek bir projemiz var, sona erdiğinde bu eserler hakkında nihai bilgi ve belgelere rahatça ulaşabileceksiniz. Eserin kafiye yapısını inceleyin, yazdığım şeklin doğru olduğunu anlayacaksınız. Alakanıza teşekkür ederim.