Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
(Aslında Türkçesine Kayboluş da, Kaybolmuş da denebilir...)
Balkan müziğini inceleyen bir makâle. Balkan müziğinin çoğunun, geniş bir coğrafyayı* kapsayan makâm müziğinin teorik temellerinin, her yerde olduğu gibi yerel geleneklerle senteziyle oluşmuş bir parçası oluğunu belirtiyor, ve Balkan müzikologlarının bunu reddetmek için yaptıklarını inceliyor. Bir de, Feldman'ın tarihini okuyanlar ve bu yüzden Arel gibi musıkîşinaslarımızın yarattığı "mitolojilere" biraz öfkelenenler için, "mitoloji" yaratmanın Türkiye'ye özel olmadığını, ve bir nebze de Arel'in bu mitosa karşı kendi mitosunu yarattığını gösteren güzel bir yazı. Maalesef çeviri için çok uzun, ancak yukarıda küçük bir özet çıkarmış oldum zâten.

Makâlenin İngilizce adını boşluğa sığması için kısalttım, tam adı "Lost in Scales: Balkan Folk Music Research and the Ottoman Legacy" şeklindedir.

*Makâlede bahsedilmiyor, ancak bence makâm müziği için en iyi tanım, Osmanlı ve Pers imparatorluklarının yaklaşık 1700lerdeki sınırları (Afganistan dâhil) ve Orta Asya'nın çoğundan ibârettir. Hindistan'ı bu coğrafyadan saymak isteyenler de olmuştur, ancak bu biraz tartışmaya açık bir tasnif oluşturur.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3913
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Şimdi okudum. Yâni teorik bilgileri tam kavrayamasam da, süper bir makâle. Makâle yazarı sanırım bir Fin. Yâni en azından objektif gözle bakan biri yazmış bunu diyebiliriz hiç bir millî çıkarı olmadan.

Nasıl manipüle ettiklerini anlatıyor. Şaşırtıcı olan o kadar ismin eserlerini okumuş ki, böyle bir çıkarım yapabiliyor. Üşenmemiş hatta bir yerde nasıl zamânında yapılan hatânın hâlâ devam ettiğini söylüyor. Yâni "sallayacaksanız en azından salladıklarınızı bir kontrol edin" diye gider yapıyor akademik bir dille :D.

Çok teşekkür ederim bu makâle için. Artık elimde bir "koz" var online tartışmalar için :D.
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Yâni en azından objektif gözle bakan biri yazmış bunu diyebiliriz hiç bir millî çıkarı olmadan.
Zâten bu tür makâm analizleri bu işi bilen için çok zor ya da tartışmalı bir konu değil, yâni aramızda biraz daha fazla diyalog ve biraz daha az kavga olsa Balkanlar ve Anadolu'dan da bunu tarafsız olarak yapabilecek çok sayıda musıkîşinas çıkar. Tabii bu tür ideolojik meselelerde çoğu devlet bununla yetinemiyor, bir anda hakkında neredeyse hiçbir bilgiye sâhip olmadığımız Sümer müziği veya yerleşik hayat öncesi Türklerin müziği, bugünkü Türklerin müziği ile aynı oluyor; tabii aynı mantıkla Yunan müziği de Antik Yunan devrinden beri aynı. Müziklerimiz neden bu kadar benzeşiyor diye sorulunca da birbirimize bakıp "o bizden çaldı" demekten başka çâremiz kalmıyor. Bu süreçte de Antik Yunan düşünürlerinin Türk, Fars ve Arap musıkîşinasları üzerindeki etkisi, 500 yıllık Osmanlı yönetiminin Balkanlar, Anadolu ve Orta Doğu üzerinde oluşturduğu musıkî sentezi, hepsini geçtim iki taraflı etkileşim gibi bir gerçek, bunların hepsi yokmuş gibi gösteriliyor.
Nasıl manipüle ettiklerini anlatıyor. Şaşırtıcı olan o kadar ismin eserlerini okumuş ki, böyle bir çıkarım yapabiliyor. Üşenmemiş hatta bir yerde nasıl zamânında yapılan hatânın hâlâ devam ettiğini söylüyor. Yâni "sallayacaksanız en azından salladıklarınızı bir kontrol edin" diye gider yapıyor akademik bir dille :D.
Tabii aslında bu makâlenin dili de bir akademik yazıya göre iddialı gözüküyor desem yanlış olmaz. Normalde bundan daha sâkin, daha az direkt bir dil beklenir bir akademik yazıdan. Bu söylediği şeylerin doğruluğunu değiştirmiyor tabii, içindeki bilgiler açısından gerçekten çok güzel bir makâle, ancak sizin güzel bulduğunuz o direkt dil de bazılarına biraz fazla cüretkâr gelebilir maalesef.

Bir de kendi düşüncem olarak, aslında "bizim" bâzı savlarımızı doğrulayan bu makâleden, bu tartışmanın "Türk" tarafı olarak kendimizi görecek isek, çıkarmamız gereken en önemli sonuç, yazarın da sürekli tekrâr ederek eleştirdiği "Eastern cultures do not change" (Doğu kültürleri değişmez) düşüncesinden kurtulmamız gerektiği. Bu maalesef bize Batılı kültürlerin Oryantalist bakış açısından geçmiş bir düşünce, ve bu yüzden de 18. yüzyıl eserlerini çalarken 20. yüzyıl eseri gibi icrâ ediyor, "Yelteme Bulgarî" gibi bir Bulgar halk parçasını çalarken elimizden klasik enstrümanları bırakıp, bir tanbura bir çöğür alamıyor, Batı notasının musıkîmize getirilmesinden önce her şeyin "notadaki gibi(!)" çalınmadığını unutuyoruz. (çoğu icrâyı bunun için buraya koyarak bu sorunu gösterebilirim [ilk ikisi dâhil], ancak çoğu açıdan iyi icrâ edilmiş iki tâne örneği size sunup bırakmayı tercih ediyorum)
  • Türki beray-ı Aşıkan-ı Hüda, Şahin mahlaslı bir aşığın (büyük ihtimâlle) 17. yüzyıl Türküsü (ilahi denebilecek kadar dinî bir eser aslında adndan anlaşılabileceği gibi, ama Ali Ufkî'nin sınıflandırmasına göre bir türkü), enstrümantasyon dâhil her açıdan çok iyi bir icrâ.
  • Acemlerin bir Beyati Peşrevi (sistemde de var), enstrümantasyonda uygunsuzluklar olsa da, büyük ihtimâlle 16. yüzyıl olan bir eser için icrâ tekniği olarak çok güzel (özellikle öndeki setar).
 
Son düzenleme:
Mesajlar
189
Tepki Puanı
204
Risto Pennanen Bey'i ben de biliyorum. Gerçekten çok araştırmış bu konuları. Bu yazısından da Osmanlı da / Bosna'da düzenlenen Bando konserlerini ve Hamidiye (Hamidié) Marşının ( Ey Veliy-yi Nimet-i Alem Şehinşah-ı Cihan - Necip Paşa - Acem Aşiran ) siyasi analmını anlatiyor. Maalesef bugünki insanlar genelde "bu batı tarzı" diyip geçiorlar, o dönemde ama farklı algılanmıştı. O Marşın siyasi anlamını bu yazıda birkez daha fark ederbiliriz.
 

Bütün Ekli Dosyaları İndir

Son düzenleme:
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3913
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
hiçbir bilgiye sâhip olmadığımız Sümer müziği veya yerleşik hayât öncesi Türklerin müziği, bugünkü Türklerin müziği ile aynı oluyor;
Tanbur Sümerlerden gelmeymiş, niye öyle diyorsunuz ki? En azından bizim uydurmamız değil bu sefer :D.

Bu maalesef bize Batılı kültürlerin Oryantalist bakış açısından geçmiş bir düşünce, ve bu yüzden de
Örneklerde haklısınız ama bunun bence "kalitesizlik" ile ilgisi var. Yâni maalesef "nasıl olsa kimse anlamaz" mantığıyla bir yerlerden bir proje için bütçe bulanlar, işin kolayına kaçıyorlar. Olması gereken gibi değil, o şartlarda işlerine en uygun şekli yapıyorlar. Diyelim örnek olarak aslında icrâda miskal çalınması gerekiyor ama onu çalacak elemanı nereden bulacaklar? O yüzden artık "elde ne varsa" ona göre ilerliyor. Maalesef bu ülkenin her alanında olan bir durum. Özensizlik, iş ahlâkı düşük, yeterince araştırmamak, "ne olacak ki canım" durumu. Bunun nedeninin "Oryantalist" olup olmadığımızla bir ilgisi var mıdır, bilmiyorum. Bence bu anlayış Akdeniz ülkelerinde yaygın bir durum.
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Tanbur Sümerlerden gelmeymiş, niye öyle diyorsunuz ki? En azından bizim uydurmamız değil bu sefer :D.
Tabii büyük ihtimâlle tanbur ailesinin en eski atası "pantur" veya "gişgudi"dir, ancak bu coğrafyada yüzyıllardır bulunan enstrümanların daha da eskiye dayanması, Sümer müziğinin nazarî veya amelî herhangi bir bölümünü günümüz Türk klasik veya halk müziğine bağlamaz, zirâ Sümer müziğini pek bilmiyoruz enstrümanları dışında.
Bunun nedeninin "Oryantalist" olup olmadığımızla bir ilgisi var mıdır, bilmiyorum.
Bazı durumlarda haklı olabilirsiniz, herkesin elinde çeng, şehrud için kaynak yok; ancak şu da bir gerçek: Lâle Devrinde Musıkî adlı bir albüm çıkaracaksınız. Bir koroyla bu parçaları icrâ etmek size daha fazla paraya ve kaynağa mâl olacakken bile siz anakronistik bir şekilde koroyla icrâ etmeye özen gösteriyorsunuz. Burada tarihî süreç konusunda anlaşılmayan bir durum var.
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Risto Pennanen Bey'i ben de biliyorum. Gerçekten çok araştırmış bu konuları. Bu yazısından da Osmanlı da / Bosna'da düzenlenen Bando konserlerini ve Hamidiye (Hamidié) Marşının ( Ey Veliy-yi Nimet-i Alem Şehinşah-ı Cihan - Necip Paşa - Acem Aşiran ) siyasi analmını anlatiyor. Maalesef bugünki insanlar genelde "bu batı tarzı" diyip geçiorlar, o dönemde ama farklı algılanmıştı. O Marşın siyasi anlamını bu yazıda birkez daha fark ederbiliriz.
İlginç bir makâleye benziyor, teşekkürler. Benim alanımın biraz dışında ancak 19. yüzyılda Osmanlı'daki kültürel sentez de çok ilginç bir mesele, acaba bugüne gelseydi nasıl bir klasik musıkîmiz olurdu diye düşündürüyor.
 
Mesajlar
2516
Tepki Puanı
3913
İnternet Sayfası
link
Facebook
link
Tabii büyük ihtimâlle tanbur ailesinin en eski atası "pantur" veya "gişgudi"dir, ancak bu coğrafyada yüzyıllardır bulunan enstrümanların daha da eskiye dayanması, Sümer müziğinin nazarî veya amelî herhangi bir bölümünü günümüz Türk klasik veya halk müziğine bağlamaz, zirâ Sümer müziğini pek bilmiyoruz enstrümanları dışında.
Ben onu ironi olarak söylemiştim. Bence tamâmen uydurma. İsim benzerliğinden yola çıkarak tanbur panturdan geliyordur demek bence çok uçuk bir şey. Bunu uyduran da Türk değil zannedersem. Hani siz tespit olarak bizim nasıl atıp tutarak Sümerlere bağladığımızı söylüyorsunuz ya bir çok şeyi, bence bu tanbur olayında da bir atıp tutma var ama bu sefer şansa bunu söyleyen Türk değil. Yâni demek istediğim diğer milletler de atıp tutuyor :D.


Bazı durumlarda haklı olabilirsiniz, herkesin elinde çeng, şehrud için kaynak yok; ancak şu da bir gerçek: Lâle Devrinde Musıkî adlı bir albüm çıkaracaksınız. Bir koroyla bu parçaları icrâ etmek size daha fazla paraya ve kaynağa mâl olacakken bile siz anakronistik bir şekilde koroyla icrâ etmeye özen gösteriyorsunuz. Burada tarihî süreç konusunda anlaşılmayan bir durum var.
Bence öyle değil. Daha fazla paraya ve kaynağa mâl olmuyor. Tam tersine söylediğim gibi "ellerinde ne varsa" durumu. O topluluğun da elinde korosu var, onu kullanıyor. Maaşları zâten ödeniyor devletten. Kadrolu çalışanlar. En azından öyle tahmin ediyorum, belki de yanlışımdır. "Lâle Devrinde Musıkî" derken o dönem bestelenmiş eserleri kastediyorlar, o dönemin icrâ şeklini değil. O serinin daha devâmı da vardır ve yine koroyla çalmışlardır bence. Çünkü kadrolu elemanlarını projelerde kullanmak zorundalar. Bir şekilde kadroyu değerlendirmek zorundalar yoksa "Devlet Baba" alır bütçeyi elinden. Tabii ki zâten bu alanda destek çok kısıtlı, yâni ne kadar müzisyeni sokabilirlerse, o kadar iyi. Herkesin geçim derdi var, o yüzden anlıyorum onları da. Ama en azından doğru değerlendirseler ne güzel olurdu.
 
Mesajlar
202
Tepki Puanı
328
Ben onu ironi olarak söylemiştim. Bence tamâmen uydurma. İsim benzerliğinden yola çıkarak tanbur panturdan geliyordur demek bence çok uçuk bir şey. Bunu uyduran da Türk değil zannedersem. Hani siz tespit olarak bizim nasıl atıp tutarak Sümerlere bağladığımızı söylüyorsunuz ya, bence bu tanbur olayında da bir atıp tutma var ama bu sefer şansa bunu söyleyen Türk değil. Yâni demek istediğim diğer milletler de atıp tutuyor :D
Pek emin olamadım, biraz da hassas olduğum bir konu olunca ciddiye aldım.
Atıp tutmak konusunda çok haklısınız, kendisini büyük göstermek için atıp tutmak insanoğlunun çok yetenekli olduğu bir alandır:D.
Bence öyle değil. Daha fazla paraya ve kaynağa mâl olmuyor. Tam tersine söylediğim gibi "ellerinde ne varsa" durumu. O topluluğun da elinde korosu var, onu kullanıyor. Maaşları zâten ödeniyor devletten. Kadrolu çalışanlar. En azından öyle tahmin ediyorum, belki de yanlışımdır. "Lâle Devrinde Musıkî" derken o dönem bestelenmiş eserleri kastediyorlar, o dönemin icrâ şeklini değil. O serinin daha devâmı da vardır ve yine koroyla çalmışlardır bence. Çünkü kadrolu elemanlarını projelerde kullanmak zorundalar. Bir şekilde kadroyu değerlendirmek zorundalar yoksa "Devlet Baba" alır bütçeyi elinden. Tabii ki zâten bu alanda destek çok kısıtlı, yâni ne kadar müzisyeni sokabilirlerse, o kadar iyi. Herkesin geçim derdi var, o yüzden anlıyorum onları da. Ama en azından doğru değerlendirseler, ne güzel olurdu.
Haklısınız gâliba, tabii daha üniversite öğrencisi olunca, bir de kendimi hep bu tür icrâlardan uzak tutmaya çalıştığımdan, bu konularda da biraz bilgim kısıtlı, ön yargılı davranmış olma ihtimalim yüksek.
 
Son düzenleme:
Üst Alt