Ana Sayfa
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Eser (Nota) Arşivi
Yeni Mesajlar
Kayıt Arşivi
Yeni Mesajlar
Köşe Yazıları
Yeni yazılar
Yeni yorumlar
Yazı dizisi
Yazıları ara
Ansiklopedi
Yeni maddeler
Yeni yorumlar
Yeni puanlamalar
Ansiklopedi'de ara
Bizimle Paylaşın!
Giriş Yap
Kayıt Ol
Türkçe (TR)
Dil Seçici
English (US)
Türkçe (TR)
Neler Yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Menü
Giriş Yap
Kayıt Ol
Install the app
Yükle
Ana Sayfa
Klasik Türk Mûsikîsi (Alaturka)
Müzik Sohbetleri
Türk Müziğinin İcrasının Nasıl Olması Gerektiğini Düşünüyorsunuz?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="orkun zafer özgelen" data-source="post: 80714" data-attributes="member: 393"><p>Geleneğin dönüşümü ya da değişimi doğrultusunda olaya bakmak sağlıklı olur. Bence her ikisi de olmalı. Hatta çok seslilik içeren daha çok eserler olmalı, belki de elektronik ile de birleştirilmeli. Adorno'nun bahsettiği kültür endüstrisi fikrinde olaya bakarsak, müzik üretilmeye başladığından itibaren (yani bestekardan çıktığından itibaren) endüstrinin eline geçer ve meta haline dönüşür. Talep doğrultusunda piyasaya sunulur. Tüketim olmazsa elbette üretim azalır. Şu anda birinci videodaki müziğin alıcısı var olsa da, çok spesifik bir gruba hitap edebiliyor. Bunun himayeye ihtiyacı var. Yani patronaj. Bu ister devletten, ister sivil toplumdan gelsin yüzyıllardır böyledir. Dede Efendi de, Mozart da belirli himayeler ile üretimini sürdürdü. Yalnız kitle iletişim araçları o dönemde yaygın olmadığından ve özellikle aristokrat ve daha sonra burjuva sınıfının en büyük zevklerinden biri olan müzik üretimi için siparişlerin verildiği bir ortam vardı. Şimdi ise, dijital kayıt ve seslendirme ekipmanları doğrultusunda ve burjuvanın zevklerinin ve ilgi alanlarının değişmesiyle birinci videodaki müziğin üretimi durmuş olabilir. Bu noktada devletin kültür politikası devreye girebilir. Eğer devlet bu geleneğin yok olmasını istemiyorsa, bu müziği yapanlar karşılıksız desteklenmeli ve üretim sağlanmalı. İkinci videoda ise alıcısı olan bir müzik görmekteyiz. En azından daha rafine zevklere sahip genç bir kitle için ilgi çekici. Dönüşüm zaten kaçınılmaz. Ben her zaman sunu savunmuşumdur; Münir Bey şu anda mezardan kalkıp gelse ve tanınmamış olsa kimsenin rağbet edeceğini sanmam. Bu dönemsel, siyasi, toplumsal ve sosyo-ekonomik olarak değerlendirilmesi gereken bir konu. Tek bir doğru olduğuna inanmıyorum</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="orkun zafer özgelen, post: 80714, member: 393"] Geleneğin dönüşümü ya da değişimi doğrultusunda olaya bakmak sağlıklı olur. Bence her ikisi de olmalı. Hatta çok seslilik içeren daha çok eserler olmalı, belki de elektronik ile de birleştirilmeli. Adorno'nun bahsettiği kültür endüstrisi fikrinde olaya bakarsak, müzik üretilmeye başladığından itibaren (yani bestekardan çıktığından itibaren) endüstrinin eline geçer ve meta haline dönüşür. Talep doğrultusunda piyasaya sunulur. Tüketim olmazsa elbette üretim azalır. Şu anda birinci videodaki müziğin alıcısı var olsa da, çok spesifik bir gruba hitap edebiliyor. Bunun himayeye ihtiyacı var. Yani patronaj. Bu ister devletten, ister sivil toplumdan gelsin yüzyıllardır böyledir. Dede Efendi de, Mozart da belirli himayeler ile üretimini sürdürdü. Yalnız kitle iletişim araçları o dönemde yaygın olmadığından ve özellikle aristokrat ve daha sonra burjuva sınıfının en büyük zevklerinden biri olan müzik üretimi için siparişlerin verildiği bir ortam vardı. Şimdi ise, dijital kayıt ve seslendirme ekipmanları doğrultusunda ve burjuvanın zevklerinin ve ilgi alanlarının değişmesiyle birinci videodaki müziğin üretimi durmuş olabilir. Bu noktada devletin kültür politikası devreye girebilir. Eğer devlet bu geleneğin yok olmasını istemiyorsa, bu müziği yapanlar karşılıksız desteklenmeli ve üretim sağlanmalı. İkinci videoda ise alıcısı olan bir müzik görmekteyiz. En azından daha rafine zevklere sahip genç bir kitle için ilgi çekici. Dönüşüm zaten kaçınılmaz. Ben her zaman sunu savunmuşumdur; Münir Bey şu anda mezardan kalkıp gelse ve tanınmamış olsa kimsenin rağbet edeceğini sanmam. Bu dönemsel, siyasi, toplumsal ve sosyo-ekonomik olarak değerlendirilmesi gereken bir konu. Tek bir doğru olduğuna inanmıyorum [/QUOTE]
Alıntı ekle...
Kullanıcı Doğrulaması
Gönder
Ana Sayfa
Klasik Türk Mûsikîsi (Alaturka)
Müzik Sohbetleri
Türk Müziğinin İcrasının Nasıl Olması Gerektiğini Düşünüyorsunuz?
Üst
Alt