Konuya cevap cer

Kaydın Adı:

Tarif Formu


Kayıtta Yer Alan(lar):

Tarifhanlar: Ahmet NAZLI, Kamil BÜYÜKER, Muhammed DOĞAN, Halil İbrahim GÜNEŞER, Ali AKKAN, Mehmet ÇELİK, Fatih CANKURTARAN.


Kayıt Linki:

[MEDIA=youtube]Jv7eITsnBeM:22[/MEDIA]


Bestekâr:

Hafız Fatih KOCA


Güfte:

BAHR-İ EVVEL


Orta boylu ahsen idi kâmeti 

Ne katı ebyâz ne esmerdi katı


Ne kıvırcık ne saçı uzun idi 

Cismi ahsen hey’eti mevzun idi


Hiç sinek konmazdı derler yüzüne 

Gölgesi düşmezdi yerler yüzüne


Kim ki baksa yüzüne hayran idi 

Sanki yüzünde güneş seyran idi


Zîrâ nûrun önü ardı bir olur 

İçi dışı sâhibü’t-tedbîr olur


Onun için uyusa gözü onun 

Uyumazdı gönlü der özü onun


Onun için arşa ferşe zeyn idi 

Onun için Seyyidü’l-kevneyn idi


BAHR-İ SANİ


Hem mübarek başı idi müstedir 

Cebhesinin sathı idi müstenîr


Gözleri de’ca idi a’lâ nazar 

Sürmeliydi ince mâ zâga’l-basar


Her gece sürme çekerdi gözüne 

Yattığı vakt resm idi kendüzine


Kirpiği uzun kaşı esna idi 

Kâbe kavseyn idi ev ednâ idi


Kara idi hem sakalı sık idi 

Sanasın boynı gümüş ibrîk idi


BAHR-İ SALİS


Parmağı uzun idi hem çün kalem 

Ne kadar vasf eylesem âciz kalam


Ayası yassı idi yumşak harîr 

İlle yapışmazdı dîbâc u serîr


Sadrı vâsi’di berâber batnına 

Kim ne bilûr zâhiri ne batnı ne


Var idi göğsünde biraz ince kıl 

Bir kılı kırk yâr ve kâli ince kıl


İki çigninde biraz kıl var idi 

İçi dışı dopdolu envâr idi


Hem yağırnında celâdet hâtemi 

Var idi derler risâlet hâtemi


Var idi keklik yumurtasınca ol 

Günden ezhardı risâletde resul


BAHR-İ RABİ


Terlese dürler dökerdi taneler 

Müşgden eltâf idi ol dürdâneler


Ökçesinde az idi Iahmi onun 

Mu’tedildi lahm ile şahmı onun


Yürüse kuvvetli yürürdi katı 

Ansuzun gören alırdı heybeti


Kim otursa meclisinde bir nefes 

Gitmeğe etmezdi ömrünce heves


Söylese gayet belîğ idti fasîh 

Sözine susuz idi Hızr u Mesîh


Hulle-i hamrâ giyerdi gâh gâh 

Cübbe-i hadrâ giyerdi gâh gâh


DUA


Dîvânında eli bağlı kulundur yâ Rasûlallâh 

Yazıcıoğluna eyle şefâat ola kim dilşâd


Kaynak:

Türk Din Mûsikîsi Formu Olarak “Ta’rîf” ve Ta’rîf Bestesi


Diğer Bilgiler:

[JUSTIFY]Malumunuz olduğu üzere musikimiz iki başlığa ayrılmıştır: Dînî Mûsikî ve Lâ Dînî Mûsikî. Dînî Mûsikîmiz de kendi içerisinde icrâ edildiği mekâna göre yine ikiye ayrılmaktadır: Câmi Mûsikîsi ve Tekke Mûsikîsi. Câmi Mûsikîsi Ezan, Kamet, Salâ, Tesbih, Temcid, Mevlid gibi formları ihtiva ederken Tekke Mûsikîsi ise İlahi, Nefes, Şuğul, Tarif, Âyin gibi formları ihtiva eder.


Hadis kitaplarında Hz. Ali (k.v) efendimizden rivayet edilen, Peygamber Efendimiz  (s.a.v)'in şemâil-i şerifinin anlatıldığı bir metin bulunmaktadır. Asırlardır hattatlarımız Hilye-i Şerif olarak bu metni yazarlar. Mensur haldeki bu metin, Yazıcıoğlu Mehmed Efendi tarafından "Fâilâtün Fâilatün Fâilün" vezninde manzum hale getirilmiştir. İşte bu haliyle Tekke Mûsikîmizin formlarından biri olan Tarif, Hz. Peygamber (s.a.v)in şemâil-i şerîfini anlatan bir  eserdir. 


Tarif, bir Âşirhân tarafından Eûzü Besmele çekilip bir aşır okunmasıyla başlar. Kıraati bir Duâhân'ın okuyacağı Gülbânk takip eder. Gülbânk'tan sonra  Târifhânlardan biri Eûzü Besmele çekip Enbiyâ Sûresi 107. âyeti okur. Âyetin ardından aynı  kişi ya da bir başka kişi Hz. Ali (k.v)'den rivayet olunan Tarif rivayetini okur. Dört bahirden (bölümden) oluşan bu eserin Bahr-i Evveli (Birinci Bölüm) Sabâ, Bahr-i Sânîsi (İkinci Bölüm) Uşşak, Bahr-i Sâlisi (Üçüncü Bölüm) Rast ve Bahr-i Râbi'si (Dördüncü Bölüm) Hicaz makamlarındadır. Her bahirden sonra o makamla bestelenmiş olan Salât-ı Ümmiye okunur.  Dördüncü bahirden sonra son olarak bir de Duâ bölümü vardır. Hicaz makamında irticâlî  okunan Duâ bölümünden sonra Fâtiha çekilir ve Târif kıraati tamam olmuş olur. Târif okuyan  kişiye Târifhân ya Muarrif denir. 


Mûsikî tarihimizde bazı mühim besteler nota sisteminin Türk Müziğinde geç kabul görmesi, meşk sisteminin semâî usul devam etmesi ya da bazı bestelerin çok zor olması, nadiren icra edilmesi gibi pek çok sebeplerle günümüze ulaşamamıştır. Bu duruma  verilebilecek en önemli örnek Kutbu'n Nâyî Osman Dede'nin Miraciyye'sinin Nevâ bahridir. Bu bahir maalesef günümüze ulaşamamıştır. Târif formunun asıl bestesi de bu gibi  sebeplerden günümüze ulaşamamıştır. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Prof. Dr.  Fatih KOCA tarafından tekrar aslına uygun olarak bestelenen Târif, bizlerin zevkine sunulmuştur.[/JUSTIFY]


Üst Alt