Ana Sayfa
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Eser (Nota) Arşivi
Yeni Mesajlar
Kayıt Arşivi
Yeni Mesajlar
Köşe Yazıları
Yeni yazılar
Yeni yorumlar
Yazı dizisi
Yazıları ara
Ansiklopedi
Yeni maddeler
Yeni yorumlar
Yeni puanlamalar
Ansiklopedi'de ara
Bizimle Paylaşın!
Giriş Yap
Kayıt Ol
Türkçe (TR)
Dil Seçici
English (US)
Türkçe (TR)
Neler Yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni Mesajlar
Menü
Giriş Yap
Kayıt Ol
Install the app
Yükle
Eser (Nota) Arşivi
Eser (Nota) Arşivi
Şem-i Ruhuna Cismimi Pervane Düşürdüm - Derviş Ömer - Segah
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="neyzenyt" data-source="post: 74664" data-attributes="member: 1708"><p>Bu ilâhi ile ilgili bir araştırma yaparken tesadüfen forumunuza denk geldim ve yukarıda bana göre bazı yanlış ve eksikliklerin olduğu düşüncesiyle de üye olup bu satırları yazmaktayım. Amacım asla bir polemik yaratmak değil. Sadece mevlevi tarikinin naciz bir muhibbanı olarak kendi düşüncelerimi paylaşmak. Değerli üyeler önce Şarkı mı / İlâhi mi konusuna değineyim. </p><p></p><p>Müzikal açıdan her iki tanımın arasında bence hiçbir fark yoktur. Her iki tanımda ki besteler için kullanılan Makam - Usûl kalıpları aynıdır. Mesela Şarkı - Türkü arasında ki vari bir farklılık yoktur. Sadece güfte tema içerikleri farklıdır. Birde Şarkı formunda yaklaşık 40 makam tercihi mümkün olsa da, İlâhi besteler de Ezan okunmasında tercih edilen beş makam ağırlıklı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır; yani Sabah Ezanı: Sabâ, makamında / Öğle Ezanı: Rast makamında / İkindi Ezanı: Hicâz makamında / Akşam Ezanı: Segâh makamında ve Yatsı Ezanı: Uşşak makamında okunduğu malumunuzdur. (maalesef günümüz de ki müezzin efendilerin çoğunluğunun okuduğu ezanın makamı, artık ne yazık ki nevi şahıslarına münhasırdır). Keza Ezan okunurken tercih edilen bu makamlar, Dini Müzik bestelerinde de daha fazla tercih tercih edilmiştir. Şarkı daha sosyal yaşam tema içerikli güftelerin beste tanımı iken, İlâhi özellikle uhrevi /dini tema içerikli olan güftelerin beste tanımıdır. Zaten İlâh- i tanımı da bence buradan doğmakta. Şarkı tanımı böylece daha dini bir kimliğe ve dini saygınlığa bürünmekte. Aman yanlış anlaşılmasın da demem o ki; mesela Şarkı tanımlı bir eseri her tür mekân ve ortamda çalar, söylersiniz. Ama İlahi tanımlı bir eserin meşk ortamı öyle her yer ve ortam olmaz ve bence olmaması da gerekir. </p><p></p><p>Bir muhterem üye "Bu eser aynı zaman Mevlevilerce niyaz ayinlerinde ilahi olarak okunuyor" demiş. Şayet izni olursa bu cümleyi daha doğru ifade etmekte yarar var. Efendim mevlevi tarikin de "niyaz ayini" tanımı yoktur. "Mevlevi Ayin i Şerifi" veya halk diliyle "Semâ Ayini" vardır. Niyaz İlahisi ise bu ritüelin bir parçasıdır. Eğer bilgim beni yanıltmıyorsa, kendisi de bir pirdaş olan Padişah III. Selim in takip ettiği bir Ayin i Şerif sonlarına doğru o kadar huşuya kapılmış ki Mıtrıbanbaşı dedeye ihsanda bulunarak bir ilahi meşk etmelerini ister ve irticalen bu ilahi meşk edilir. Nitekim bir diğer değerli üyenin fark ettiği gibi " Dinle sozumu sana direm ozge edadir .. segah ilahi .. ve semi ruhuna cismimi.. diye baslayan segah maye ilahi var " demektedir. Evet bu iki iç içeliğin sebebi de budur. Mevlevi adabında istenmez "niyaz" edilir işte bu nedenle de bir padişah niyazı olarak bu adı almıştır. İrticalen meşk edilen bu İlahi Hz Mevlâna 'nın oğlu Hz Çelebi Sultan Veled tarafından bugün ki meşk edilen şeklini almıştır. Mevlevi Ayin i Şerif lerin de son Ney Taksimi öncesi çoşkuyla yer alır. Ayrıca Hz Çelebi Sultan Veled Semâ Âyininin bugün ki şeklini düzenlemiştir. </p><p></p><p>Lütfen bu besteyi sınıflandırırken Şarkı tanımıyla yer vermeyiniz. Bu hem doğru olmayacaktır, hem de hiç şık olmaz efendim. Bir şarkıyı banyoda söyleye bilirsiniz ama bir İlahi yi asla söyleyemezsiniz. Bir bilgi yanlışı veya sürcü lisan olduysa affımı niyaz ederim.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="neyzenyt, post: 74664, member: 1708"] Bu ilâhi ile ilgili bir araştırma yaparken tesadüfen forumunuza denk geldim ve yukarıda bana göre bazı yanlış ve eksikliklerin olduğu düşüncesiyle de üye olup bu satırları yazmaktayım. Amacım asla bir polemik yaratmak değil. Sadece mevlevi tarikinin naciz bir muhibbanı olarak kendi düşüncelerimi paylaşmak. Değerli üyeler önce Şarkı mı / İlâhi mi konusuna değineyim. Müzikal açıdan her iki tanımın arasında bence hiçbir fark yoktur. Her iki tanımda ki besteler için kullanılan Makam - Usûl kalıpları aynıdır. Mesela Şarkı - Türkü arasında ki vari bir farklılık yoktur. Sadece güfte tema içerikleri farklıdır. Birde Şarkı formunda yaklaşık 40 makam tercihi mümkün olsa da, İlâhi besteler de Ezan okunmasında tercih edilen beş makam ağırlıklı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır; yani Sabah Ezanı: Sabâ, makamında / Öğle Ezanı: Rast makamında / İkindi Ezanı: Hicâz makamında / Akşam Ezanı: Segâh makamında ve Yatsı Ezanı: Uşşak makamında okunduğu malumunuzdur. (maalesef günümüz de ki müezzin efendilerin çoğunluğunun okuduğu ezanın makamı, artık ne yazık ki nevi şahıslarına münhasırdır). Keza Ezan okunurken tercih edilen bu makamlar, Dini Müzik bestelerinde de daha fazla tercih tercih edilmiştir. Şarkı daha sosyal yaşam tema içerikli güftelerin beste tanımı iken, İlâhi özellikle uhrevi /dini tema içerikli olan güftelerin beste tanımıdır. Zaten İlâh- i tanımı da bence buradan doğmakta. Şarkı tanımı böylece daha dini bir kimliğe ve dini saygınlığa bürünmekte. Aman yanlış anlaşılmasın da demem o ki; mesela Şarkı tanımlı bir eseri her tür mekân ve ortamda çalar, söylersiniz. Ama İlahi tanımlı bir eserin meşk ortamı öyle her yer ve ortam olmaz ve bence olmaması da gerekir. Bir muhterem üye "Bu eser aynı zaman Mevlevilerce niyaz ayinlerinde ilahi olarak okunuyor" demiş. Şayet izni olursa bu cümleyi daha doğru ifade etmekte yarar var. Efendim mevlevi tarikin de "niyaz ayini" tanımı yoktur. "Mevlevi Ayin i Şerifi" veya halk diliyle "Semâ Ayini" vardır. Niyaz İlahisi ise bu ritüelin bir parçasıdır. Eğer bilgim beni yanıltmıyorsa, kendisi de bir pirdaş olan Padişah III. Selim in takip ettiği bir Ayin i Şerif sonlarına doğru o kadar huşuya kapılmış ki Mıtrıbanbaşı dedeye ihsanda bulunarak bir ilahi meşk etmelerini ister ve irticalen bu ilahi meşk edilir. Nitekim bir diğer değerli üyenin fark ettiği gibi " Dinle sozumu sana direm ozge edadir .. segah ilahi .. ve semi ruhuna cismimi.. diye baslayan segah maye ilahi var " demektedir. Evet bu iki iç içeliğin sebebi de budur. Mevlevi adabında istenmez "niyaz" edilir işte bu nedenle de bir padişah niyazı olarak bu adı almıştır. İrticalen meşk edilen bu İlahi Hz Mevlâna 'nın oğlu Hz Çelebi Sultan Veled tarafından bugün ki meşk edilen şeklini almıştır. Mevlevi Ayin i Şerif lerin de son Ney Taksimi öncesi çoşkuyla yer alır. Ayrıca Hz Çelebi Sultan Veled Semâ Âyininin bugün ki şeklini düzenlemiştir. Lütfen bu besteyi sınıflandırırken Şarkı tanımıyla yer vermeyiniz. Bu hem doğru olmayacaktır, hem de hiç şık olmaz efendim. Bir şarkıyı banyoda söyleye bilirsiniz ama bir İlahi yi asla söyleyemezsiniz. Bir bilgi yanlışı veya sürcü lisan olduysa affımı niyaz ederim. [/QUOTE]
Alıntı ekle...
Kullanıcı Doğrulaması
Gönder
Eser (Nota) Arşivi
Eser (Nota) Arşivi
Şem-i Ruhuna Cismimi Pervane Düşürdüm - Derviş Ömer - Segah
Üst
Alt