Ana Sayfa
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Eser (Nota) Arşivi
Yeni Mesajlar
Kayıt Arşivi
Yeni Mesajlar
Köşe Yazıları
Yeni yazılar
Yeni yorumlar
Yazı dizisi
Yazıları ara
Ansiklopedi
Yeni maddeler
Yeni yorumlar
Yeni puanlamalar
Ansiklopedi'de ara
Bizimle Paylaşın!
Giriş Yap
Kayıt Ol
Türkçe (TR)
Dil Seçici
English (US)
Türkçe (TR)
Neler Yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Menü
Giriş Yap
Kayıt Ol
Install the app
Yükle
Ana Sayfa
Klasik Türk Mûsikîsi (Alaturka)
Müzik Sohbetleri
Sanat Müziğinin Geleceğine Dair
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="avdegim" data-source="post: 88991" data-attributes="member: 5698"><p>Hammurabi Kanunları'nın 229. maddesi şöyle der; ".....eğer bir inşaat ustası bir adama ev yapar ve yapılan ev yeterince sağlam olmayıp sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa o inşaat ustasının başı uçurulur." Yaklaşık 4300 yıllık bir hükümden bahsediyoruz. Değişmeyen ve tartışma konusu yapılması gereken husus budur; "Kalite" .....Yani olması gerekene ve kullanıma uygun olabilme koşulu. "Kalite" ,gözetilmediği takdirde tıpkı inşaat ustası gibi yok edilmeye mahkumdur. Bu nedenle, kesret (çokluk) ve popülistlik saiki altında eser üretme çabasının, -kaliteyi barındırmadığı takdirde- , akibeti yok olmaktır. Eserin üretildiği dönemde, anlaşılamamış ya da geniş kitleler tarafından tanınmamış ve kullanılmamış olması ,onun değerinden bir şey kaybettirmez. Burada -esas tartışılması gereken husus bu olmamakla birlikte- "san'at" ve "müzik" gibi hiyerarşik dizilim altında birarada düşünebileceğimiz iki kavramın tamlama biçiminde kullanılması mantık kurallarına uygun değildir. San'at ,müziği içinde barındıran bir uğraş alanıdır. Sanat kavramını barındırmayan bir müzikten bahsedilemez. Tekrar sadede dönecek olursak; "Klasik Türk Müziği"nin akibeti konusunda , herhangi bir endişe taşımaya gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Hele ki, kayıt etmenin bu kadar sağlam hale geldiği bir dönemde. Abdülkadir Meragi , Ali Ufki Bey, Hammamizade Dede Efendi gibi dahî insanların nakış nakış işlediği eser ve görüşlerinin kendi küllerinden doğmasında olduğu gibi, Bu nedenle görüşüm şudur; "Kalite" daima var olacaktır. Sönmüş bir volkan gibi sessiz ve dingin olsa da, derinlerde ateşini muhafaza edecektir. O bir gün, tekrar yeryüzüne avdet edecektir. Araştırma ve incelemelerimizi derinleştirdiğimiz takdirde , Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek kalmadığını hayretle müşahade etmekteyiz. Konuyu daha da derinleştirmek ve uzatmak mümkün. Ancak platformun niteliği gereği kestirmeden sonuca gidecek olursak, bize kalan bu eşsiz mirası , -bir mirasyedi gibi israf etmeden- anlamaya ve kavramaya çalışmak, varlığını bir gün mutlaka hissettireceğini ve bize kabul ettirebileceği gerçeğini aklımızdan çıkarmamak, bu zengin hazineden yeni görüş ve eserler üretmek olmalıdır çabamız. Kesret bataklığını gözardı ederek, o güzel lezzetleri daha çok tadabilmek olmalıdır temel çabamız. Aksi durum, kakofoni içerisinde debelenmekten başkaca bir sonuç üretmez.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="avdegim, post: 88991, member: 5698"] Hammurabi Kanunları'nın 229. maddesi şöyle der; ".....eğer bir inşaat ustası bir adama ev yapar ve yapılan ev yeterince sağlam olmayıp sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa o inşaat ustasının başı uçurulur." Yaklaşık 4300 yıllık bir hükümden bahsediyoruz. Değişmeyen ve tartışma konusu yapılması gereken husus budur; "Kalite" .....Yani olması gerekene ve kullanıma uygun olabilme koşulu. "Kalite" ,gözetilmediği takdirde tıpkı inşaat ustası gibi yok edilmeye mahkumdur. Bu nedenle, kesret (çokluk) ve popülistlik saiki altında eser üretme çabasının, -kaliteyi barındırmadığı takdirde- , akibeti yok olmaktır. Eserin üretildiği dönemde, anlaşılamamış ya da geniş kitleler tarafından tanınmamış ve kullanılmamış olması ,onun değerinden bir şey kaybettirmez. Burada -esas tartışılması gereken husus bu olmamakla birlikte- "san'at" ve "müzik" gibi hiyerarşik dizilim altında birarada düşünebileceğimiz iki kavramın tamlama biçiminde kullanılması mantık kurallarına uygun değildir. San'at ,müziği içinde barındıran bir uğraş alanıdır. Sanat kavramını barındırmayan bir müzikten bahsedilemez. Tekrar sadede dönecek olursak; "Klasik Türk Müziği"nin akibeti konusunda , herhangi bir endişe taşımaya gerek bulunmadığı kanaatindeyim. Hele ki, kayıt etmenin bu kadar sağlam hale geldiği bir dönemde. Abdülkadir Meragi , Ali Ufki Bey, Hammamizade Dede Efendi gibi dahî insanların nakış nakış işlediği eser ve görüşlerinin kendi küllerinden doğmasında olduğu gibi, Bu nedenle görüşüm şudur; "Kalite" daima var olacaktır. Sönmüş bir volkan gibi sessiz ve dingin olsa da, derinlerde ateşini muhafaza edecektir. O bir gün, tekrar yeryüzüne avdet edecektir. Araştırma ve incelemelerimizi derinleştirdiğimiz takdirde , Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek kalmadığını hayretle müşahade etmekteyiz. Konuyu daha da derinleştirmek ve uzatmak mümkün. Ancak platformun niteliği gereği kestirmeden sonuca gidecek olursak, bize kalan bu eşsiz mirası , -bir mirasyedi gibi israf etmeden- anlamaya ve kavramaya çalışmak, varlığını bir gün mutlaka hissettireceğini ve bize kabul ettirebileceği gerçeğini aklımızdan çıkarmamak, bu zengin hazineden yeni görüş ve eserler üretmek olmalıdır çabamız. Kesret bataklığını gözardı ederek, o güzel lezzetleri daha çok tadabilmek olmalıdır temel çabamız. Aksi durum, kakofoni içerisinde debelenmekten başkaca bir sonuç üretmez. [/QUOTE]
Alıntı ekle...
Kullanıcı Doğrulaması
Gönder
Ana Sayfa
Klasik Türk Mûsikîsi (Alaturka)
Müzik Sohbetleri
Sanat Müziğinin Geleceğine Dair
Üst
Alt