Fesleğen ektim gül bitti
Dalında bülbül öttü
Ötme bülbül yârim gitti
Ben dertliyim aman aman
Ben dertliyim kan ağlarım
Kâreler bağlar ağlarım
Fesleğenim ocak ocak
Ne kaçarsın bucak bucak (ne kaçarsın köşe bucak)
Geleceksel nazı bırak (geleceksen işte kucak)
Ben dertliyim aman aman
Ben dertliyim kan ağlarım
Kâreler bağlar ağlarım
Beste: Tanburi Mustafa Çavuş
Güfte: ?
Makam: Isfahan
Usûl: Aksak
Form: Şarkı
Necmi Rıza Ahıskan
Ben 1914’te İstanbul’da Bakırköy’de dünyaya geldim.On iki yaşındaydım Beşiktaş’a naklettik. İlkokulu ve ortaokulu Şark Lisesi’nde okudum ondan sonra Ticaret yüksek kısmında tahsilimi ihmal ettim. Musikiye olan intisabım,merakım 12-13 yaşından başladı.Oturduğumuz mahallede Vişnezade’dir ismi orada,imam efendinin oğlu Hafız İhsan ezan okurdu sabahları pek güzel sesi vardı. Benimde gayet güzel sesim vardı sesimin güzelliğini söylerlerdi. Ondan sonra orada bir gün İhsan Bey’in babası beni dinledi: "Evladım gel seni hafız yapalım” dedi.Ailem bırakmadı. Ailemde hoca ve hafız olmadığı halde mutekit iman sahibi insanlardır;fakat buna rağmen “hafızlığa lüzum yok,derslerini,mektebini ihmal etme” dediler. Küçüklüğümden beri oruç tutarım. Şimdi,her Ramazan ayında Nişantaşı camiinde babamın ruhuna mukabele okuyarak bu hıfzımı unutmamak isterim.
Ben bu arada hem mektebime gittim hem de bir buçuk senede hafız oldum.Hocam Hafız Abdülkadir Efendi’ydi. Küçükken başladığım bu hafızlık dersleri esnasında, fevkalade musikişinas bir zat olan Beşiktaşlı Hafız Rıza merhumun dikkatini çekmiş olacağım ki,benimle yakından alakadar oldu.İlk musiki aşıkım olan hocamdan evvela durak ve mevlüt meşkettim.O bana bütün dini eserleri meşketti. Sonra “benim burada işim bitti evladım” dedi ve Tanburi Refik Fersan Bey’e götürdü.O zaman ben 16-17 yaşına gelmiştim.Refik Bey’den ve refikası Fahire Fersan’dan pek çok istifade ettim. Uzun bir müddet şarkı meşkettirildim.İlk meşkettiğimiz şarkı :
“Bir dame düşürdü ki beni bahtı siyahım/ Vallahi bu sevdada benim yoktur günahım “
“1941 yılında,İstanbul Belediye Konservatuvarı Türk Musikisi İcra heyetine atandım.Bu heyetle konserler verdim.Ayrıca şahsi konserlerde yaptım.İcra heyetinden ayrıldım ve sadece İstanbul Radyosu’nda ayda üç kere solo okumaya başladım. Bu arada ticaretle uğraşıyordum. Beyoğlu’nda bir kumaş mağazamız vardı ve kardeşimde birlikte kumaş ticareti yapıyorduk. Musiki benim için amatör bir uğraş olmuştu.İstanbul Radyosu’nda bir erkekler korosu kurmuştum.Bir süre de onun yayınları devam etti. İftiharla söyleyeyim ki,bu arkadaş topluluğu radyoda çok muvaffak olmuştur. Radyodan ayrılmalarına sebep sırf arkadaşlara verilen ücretin değiştirilmiş olmasıdır. Kışın verdiğim konserlerin bazılarında koro ile konser verdiğimde ,koro iyi alaka görmüştü…
İlk konserini 6 Ocak 1948’de Melek Sinemasında veren sanatçının “Ada sahillerinde” ve “Şu gelen atlı mıdır” okuduğu en meşhur şarkılardır. Dönemin ünlü gazetecisi Abidin Daver’in eşi Neriman Hanım’dan dinleyip öğrendiği,kendisiyle özdeşleşen Ada Sahilleri’ni ilk defa bu konserinde okumuştu. İlk konserinde okuduğu bu şarkısı çok ilgi çekince,sonraki konserlerinde“Necmi Rıza Bey Ada Sahilleri şarkısını okuyacak mı?”diye soran seyircilerle karşılaşır sanatçı...
1950’li yıllardan sonra Necmi Rıza mağazasında işiyle meşgul olur. Ayda üç defa İstanbul Radyosu’nda solo konser verir, bazı hayır kurumlarının düzenlediği gecelerde sahne alarak sevenleriyle buluşur. 50’li yıllarda bu yoğunluğunda tekrar konservatuvara girmeyi pek düşünmez.
Sinema dünyasından da pek çok teklifler alan Necmi Rıza,Dede Efendi adlı filmde hem rol alır hem de şarkı okur.”İstanbul Kan ağlarken” adlı filmde de şarkılar okuyacaktır.İpek film stüdyosu adına yapılan “Cennetin Yolu” adlı filmde kısa bir rolü vardır ve şarkı seslendirecektir. Yine Mısır film stüdyolarından Ulemi Cairo ile anlaşarak bir filmde rol almıştır.
Sanatkar aynı zamanda çok muziptir.1955 yılının Eylül ayı sonunda Karaciğer’inden tedavi olmak üzere İngiltere’ye gider.Burada ameliyat geçirir.
Bu yıllarda çok sayıda bireysel konser verir ve İstanbul Radyosu mikrofonlarında okur.Uzun yıllar annesi ile beraber yaşamıştır. Okumayı,şiir ve edebiyatı seven Necmi Rıza:
”Çok samimi üçlü bir grubum var.Burhan Felek,Bedii Faik,Vasfi Rıza Zobu,bunlar çok zeki insanlardır.Onlarla olduğum zaman yalnızlığı hiç hissetmem” diyen sanatçı kendisine çeşitli sanatkarlardan oluşan iyi bir çevre edinir.
Necmi Rıza, dostlarının anılarından da anlayacağımız üzere son derece şakacı,kişilikli,çok şık giyinen biriydi.
22 Aralık 1969 'da ağabeyi Muhittin Rıza Ahıskan’ı ve 23 Ocak 1975’te annesi Saime hanımı kaybeder.18 Ocak 1994’te Salı İstanbul Esnaf Hastanesi’nde vefat eden sanatçı,ertesi günü Feriköy Kabristanı’nda defnedilir.
Cumhuriyet Devri Kültür Tarihimiz üzerine yazılar
Moderatörün son düzenlenenleri: