Konuya cevap cer

Özellikle yurtdışında müziğimizin "Bizanslardan" alma olduğu iddia edliyor. Batı'da Greko-Roman kültüre indirgenir her şey. Biz de bu topraklara gelince hazır müziğe konmuşuz deniliyor. Bunun aslını öğrenmek isterim. Ya da Bizans Müziği ile Türk Müziği arasındaki farkları veyâ benzerlikleri. Aldıysak da aldığımızı bilmek isterim. Bu konu hakkında sâdece Arel Bey'in söylediklerini okudum.


Bestekârlık ile ilgili hiç bir kitap bulamadım. Nasıl bizimkiler bir eser ortaya çıkarıyorlar kimse anlatmıyor. Makam teorisi anlatılıyor elbet ama bir eseri oluştururken nasıl yapılıyor, bilmiyorum. Önce güfte mi belirleniyor, ona mı melodi giydiriliyor? Yoksa nağmeyi bulup, ona mı güfte uyduruluyor? Batı açıklamalarında "soru ve cevap" ilişkisi anlatılır. Yâni bir "soru" melodisiyle girilir, sonra ona "cevap" melodisi verilir. Bizdeki formlarda bunlar nasıl oluyor?


Günümüzün diliyle aruz kalıplarını nasıl kullanabiliriz? Yeni kalıplar gerekli midir? Yeni bir sistem olmalı mıdır (çünkü dilimizde artık Arap ve Fars etkisi yoktur, ve uzun hece problemi yüzünden aruz sisteminin sonu mu gelmiştir)?


Sonra saz eserleri var. Longalar, sirtolar, peşrevler, saz semâîleri vs. Buradaki kıvraklığı nasıl işliyor bizimkiler? Yâni eser analizleri ama "burada do basmış, şurada şu çeşni kullanılmış" bir şey ifâde etmiyor. Longayı longa yapan nedir?


Taksimler ise kendine öz bir dünyâ. Kanaatimce ancak iyi seviye bir müzisyen olduktan sonra taklit ve tecrübe ile gelişen bir olay. Ama yine de kağıda dökerek bir anlatımı da olması lâzım bunun. Ben aslâ o seviyede olamayacağım (çünkü enstrüman çalamıyorum ya da sesim de yok) ama teoride en azından bilmek isterim. Tabii ki serbest bir yapısı var ama yapısının olmaması da bir yapı oluyor ve usûle bağlı kalmadan o taksimden sonra gelecek olan eserin hissiyâtını nasıl verebiliyorlar, ya veriyorlar mı? Müşterek taksimler ile ilgili de sorular çok. Art arda solo yapmak ayrı, bir de berâber aynı anda taksim yapmak ayrı, yapılabilir mi?


Kontrpuan ile çok sesli nasıl makam bazlı eserler üretebiliriz? Denemeleri var, biliyorum ama teorik açıdan bir şey okumadım.


Sonra burada da belirttim, konser formatı ile ilgili büyük problemlerimiz var ama kimse ilgilenmiyor :).


Bas sesli enstrümanlarımız yok (ney dışında sanırım). Bu büyük bir eksiklik teşkil ediyor. Mecbur viyolonsel, kontrbas kullanmak zorunda kalınılıyor. Batı'da ise her çeşitten var orkestralarında gerektiğinde. Ne yapmalıyız?


Sorular çok, cevaplar yok :D. Bu tarz konular ile ilgili şeyler daha çok ilgimi çekiyor yâni. Tabii târihî bilgiler de önemli (en eski elimizdeki eser hangisidir, en eski makam hangisidir, hangi formlar, usûller, makamlar Türkler tarafından bulunmuştur, hangileri Araplar, Rumlar, Farsîler vs. tarafından?)




Düzenledim onu.


Üst Alt