Ana Sayfa
Yeni Mesajlar
Forumlarda Ara
Eser (Nota) Arşivi
Yeni Mesajlar
Kayıt Arşivi
Yeni Mesajlar
Köşe Yazıları
Yeni yazılar
Yeni yorumlar
Yazı dizisi
Yazıları ara
Ansiklopedi
Yeni maddeler
Yeni yorumlar
Yeni puanlamalar
Ansiklopedi'de ara
Bizimle Paylaşın!
Giriş Yap
Kayıt Ol
Türkçe (TR)
Dil Seçici
English (US)
Türkçe (TR)
Neler Yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni Mesajlar
Menü
Giriş Yap
Kayıt Ol
Install the app
Yükle
Eser (Nota) Arşivi
Eser (Nota) Arşivi
Güzeşti Arzu Ez Had Be Pay-i Bus-i Tü Ma Ra - Abdülkadir-i Merâgî'ye İzâfe Olunur - Nihavend-i Kebir
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Sadikkara" data-source="post: 86139" data-attributes="member: 1605"><p>Lahni, eda/uslub anlamında kullandım. Bir arab ilahisinde rast makamının tavrının kokusunun bizimkilerin aynı olmayışı gibi. Bu eserdeki nağmeler bizim tavrımızdan büyük bir paye taşıyor, onu demeye çalıştım. Kimin eseri olduğu ile kimin tavrı olduğu çapraz bir bağlantı yaptı zihnimde. Yanlış bir ifade oldu. Meragi’nin evlatlarının osmanlı sarayına geldiği sabit. Yanlış hatırlamıyorsam buraya yerleşip hoca oluyorlar enderunda(?). Eserlerini meşk etmiş olabilirler gayet tabî.</p><p></p><p>Lahn/tavıra gelince eğer bu notayı asıl kabul ediyorsak mesela içindeki evc, saba, aynı bizim diğer evclerimiz saba'larımız gibi. Meyan açışı, karar edişi bizim yapacağımız türden. Fakat bazı yerlerde de bir hecenin bir notayla ifade edilmesi, alışık olmadığımız seslerin peşpeşe olması gibi bazı detaylar bir marş havası veriyor bu da eseri farsileştiriyor bizim nazarımızda. Veya yabancılaştırıyor diyelim. Makam da garip bir makam, Hafız Şeyda’nın ağır semaîsinde de hissediliyor bu. Yani bestekar türk olsa da makamın rengi bize biraz yabancı.</p><p></p><p>Bahsettiğiniz zevatın benzerlik gösteren eserleri ortaya koyması gerekir, bizim musıkimiz gerçekten mümtaz ve cesametli. 10-15 makamın üstünde eser biliyorlar mı farsi veya araplar? Onların en büyük eserleri ortaya konmalı bakılmalı. Yunanların da iddiaları var fakat esere gelince ellerinde birşey yok. Benzerlik varsa şu eser şöyle denebilecek kadar gösterilebilmeli. Benzer”di” demekle olmuyor. Ben bunu iyi niyetli bulmuyorum. Biz musıkimizi tanıdıkça bu netleşiyor.</p><p></p><p>Bununla beraber tavır veya eserlerin benzeştiği çook eski dönemler olabilir fakat kavimler göçünde midir onu bilemiyorum. Azerbaycanın türküleri bile bize göreceli benziyor, ayırmak çok kolay.</p><p></p><p>Şehirden şehire dahi müzik değişiyor; konyanın türküsü karadenizde yok.. Hem de 20yyda bu böyleydi. Tek alakaları makam ve dil o kadar.</p><p></p><p>Ayrım yapamayız demek için benzemesi ya da aynı seviyede bir musıkilerinin olması gerekir değil mi? Aktardığınız cümle aynı şekilde söylenmiş ise bu bizim eserlerimizi tahkir etmek olur, kıyas götürecek bir zenginlik var ise ortaya koyulabilmeli. Şahsınıza yönelik birşey değil.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Sadikkara, post: 86139, member: 1605"] Lahni, eda/uslub anlamında kullandım. Bir arab ilahisinde rast makamının tavrının kokusunun bizimkilerin aynı olmayışı gibi. Bu eserdeki nağmeler bizim tavrımızdan büyük bir paye taşıyor, onu demeye çalıştım. Kimin eseri olduğu ile kimin tavrı olduğu çapraz bir bağlantı yaptı zihnimde. Yanlış bir ifade oldu. Meragi’nin evlatlarının osmanlı sarayına geldiği sabit. Yanlış hatırlamıyorsam buraya yerleşip hoca oluyorlar enderunda(?). Eserlerini meşk etmiş olabilirler gayet tabî. Lahn/tavıra gelince eğer bu notayı asıl kabul ediyorsak mesela içindeki evc, saba, aynı bizim diğer evclerimiz saba'larımız gibi. Meyan açışı, karar edişi bizim yapacağımız türden. Fakat bazı yerlerde de bir hecenin bir notayla ifade edilmesi, alışık olmadığımız seslerin peşpeşe olması gibi bazı detaylar bir marş havası veriyor bu da eseri farsileştiriyor bizim nazarımızda. Veya yabancılaştırıyor diyelim. Makam da garip bir makam, Hafız Şeyda’nın ağır semaîsinde de hissediliyor bu. Yani bestekar türk olsa da makamın rengi bize biraz yabancı. Bahsettiğiniz zevatın benzerlik gösteren eserleri ortaya koyması gerekir, bizim musıkimiz gerçekten mümtaz ve cesametli. 10-15 makamın üstünde eser biliyorlar mı farsi veya araplar? Onların en büyük eserleri ortaya konmalı bakılmalı. Yunanların da iddiaları var fakat esere gelince ellerinde birşey yok. Benzerlik varsa şu eser şöyle denebilecek kadar gösterilebilmeli. Benzer”di” demekle olmuyor. Ben bunu iyi niyetli bulmuyorum. Biz musıkimizi tanıdıkça bu netleşiyor. Bununla beraber tavır veya eserlerin benzeştiği çook eski dönemler olabilir fakat kavimler göçünde midir onu bilemiyorum. Azerbaycanın türküleri bile bize göreceli benziyor, ayırmak çok kolay. Şehirden şehire dahi müzik değişiyor; konyanın türküsü karadenizde yok.. Hem de 20yyda bu böyleydi. Tek alakaları makam ve dil o kadar. Ayrım yapamayız demek için benzemesi ya da aynı seviyede bir musıkilerinin olması gerekir değil mi? Aktardığınız cümle aynı şekilde söylenmiş ise bu bizim eserlerimizi tahkir etmek olur, kıyas götürecek bir zenginlik var ise ortaya koyulabilmeli. Şahsınıza yönelik birşey değil. [/QUOTE]
Alıntı ekle...
Kullanıcı Doğrulaması
Gönder
Eser (Nota) Arşivi
Eser (Nota) Arşivi
Güzeşti Arzu Ez Had Be Pay-i Bus-i Tü Ma Ra - Abdülkadir-i Merâgî'ye İzâfe Olunur - Nihavend-i Kebir
Üst
Alt