Haydar Tatlıyay 1890 yılında Serez'de doğdu. Mehmet Efendi ile Ayşe Hanımın oğludur. Babası o yörenin iyi klarnet çalanlarındandır. Annesi de güzel keman çalışı ile çevresinde tanınmıştı. Haydar Tatlıyay ilk keman derslerini annesinden almıştır. Dramalı Hasan ile birlikte piyasada çalmaya başladı. Bir ara musikiyi bırakmış, Çanakakale'ye geldikten sonra bir kahvecinin yanına işe girmiş duvarda asılı duran bir kemanı görmüş tekrar keman çalmaya başlamıştır. İzmir'de bulunduğu yıllar özellikle Hacı Tetik'den yararlanarak piyasanın iyi kemanileri arasına girmiştir. Tatlıyay birçok evlilikten sonra 1948 yılında Makbule Hanımla evlendi.

Nurettin Ünen onun hakkında yazdığı bir yazısında şöyle bir olay anlatmaktadır: “Haydar Tatlıyay Atatürk ile ilk defa 1. Dünya Savaşı yıllarında askerlik yaptığı Gazze'de 1917 yılında tanışmıştır. O zaman Gazi Mustafa Kemal 36, Haydar Bey 27 yaşındadırlar. Haydar Tatlıyay'ın orada kemanını dinleyen Atatürk çok beğenir ve ona bir hediye vermek ihtiyacını duyarak: “Yanımda yirmiyedi buçuk liram var. Bununla kendine iyi bir keman al” der. O da askerlikten sonra bu para ile iyi bir keman alır. İşte bu Atatürk'ün hediyesi olan keman, sonra iki kaza geçirir. Biri 1948 yılında Ankara'da Marmara Gazinosu'nda çalışırken müşteriler arasında çıkan bir kavgada havada uçuşan bir maddenin çarpması ile keman bir yara almış ve sonradan tamir edilerek çalınır hale getirilmiştir."

Merhumun vefalı eşi Makbule Tatlıyay, Haydar Tatlıyay'dan kalan üç değerli kemandan Atatürk'ün hediyesi olanını Konya Atatürk Evi Müzesi'ne, diğer ikisini de Konya Mevlana Müzesi'ne hediye etmiştir.

Eşi Makbule Tatlıyay'ın Haydar Tatlıyay için yazdığı şiirden bir örnek verelim.


Haydar'ım

Akşam Şam Radyosu'nda eserini dinledim.
Andım geçen yılları için için inledim.
Rast semain lav oldu, yayıldı hep bağrıma
Göz yaşım cevap verdi, bu içten çağrıma
Yine tutuştu bağrım, yine nemli gözlerim
Canım, sevgilim, eşim, seni nasıl özlerim.
O yay kızgın ok oldu, birden yaramı deşti.
Ömrümün hazanında alın yazımı eşti.
Kibar halin, sanatın hiç aklımdan gitmiyor
Bıraktığın acıya teselli kâr etmiyor.
Seni yalnız ben değil, sanatsevenler özler.
Yıllar geçip gitmede hâlâ nemli bu gözler.
Haydar'ım, arıyorum ben seni yana yana
Dinmeyen bir sızıyla bağlıyım Haydar sana...