Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Merhabalar. Bazı konularda, maalesef, nota bulunmuyor. Biz bunları, ''Bir gün birisi nota paylaşır veya bilgi verir'' umuduyla böylece bırakıyoruz. İlginiz için çok teşekkürler. İyi günler.
Kıymetli hocam merhabalar. Sizi burada görmek harika. Şeref verdiniz.
Gereken cevabı @Mahzen-i Esrâr-ı Mûsikî hocamız vermiş fakat, anlayışınıza sığınarak, meseleyi biraz daha detaylandırmak isterim:
Sitemizde 50.000'e yakın eser var. Bu eserler farklı veri kaynaklarından otomatik olarak...
Merhabalar.
Bazı konularda, maalesef, nota bulunmuyor. Biz, bunları, ''Bir gün birisi nota paylaşır veya bilgi verir'' umuduyla böylece bırakıyoruz. İlginiz için çok teşekkürler. İyi günler.
Etiketi ''Belirsiz'' olarak, başlık hânesini ise aynen değiştirdim hocam. Etiketin böyle kalmasında sorun var mı? Sadece Hakan ağabey yeni etiket girebiliyor.
Baş üstüne ağabeyim.
Bu eserin konu içi bestekâr kısmını, işâret ettiğiniz gibi, değiştirdim. Başlığa ise ''Abdülkâdir Merâgî (?)'' yazdım. Uygun mudur?
Gazelin tamâmı ve ses kaydını paylaşan, İran'lı, kıymetli ağabeyim Seyyid Tacettin Hüseynî'ye teşekkürlerimle...
در موج پریشانی ما فاصله ای نیست
امروز به جمعیت ما سلسله ای نیست
فریاد که اسباب گرفتاری ما را
چون حلقه زنجیر ز هم فاصله ای نیست
بی دیده بینا چه گل از خار توان چید؟
رحم است به...
Hekimbaşı Subhizâde Abdülaziz Ârif Efendi'nin ''Mecmûa-yı Letâif fî Sandukatiel-meârif'' eserinde bu şiir, ''rubâî'' olarak ''Güfte-i Yahyâ'' olarak kayıtlı. Hangi Yahyâ olduğuna dair bir bilgi yok.
Kaynak: Erdal Kılıç'ın doktora tezi
Gazelin tamâmı şöyledir:
Değil câm-ı mey açıldı gül-i bâğ-ı tarab şimdi
N'ola gelsen açılsak biz dahi ey gonca-leb şimdi
İzârında değil hat mevsim-i nevrûz-ı hûbîdir
Berâberdir terâzû-yı nazarda rûz u şeb şimdi
Sakınsın her giyâhı neşter-i âzâr olur sonra
Çemen-pîrâ-yı bâğ-ı vuslatın kimdir...
Bu kayıtlar, maalesef, üzerinde düşünülerek yapılmış kayıtlar değil. Söylediklerinizde haklısınız.
Bu eserde de ''çâre-sâz'' güftesini saz payı zannetmişler mesela. :) İlgili bölüm
Bu gazel Dürrî Bey, Hazineli (ö. ?/19. yy) âit ve tamâmı şöyle:
Âyâ ne idem ol şeh-i hûbâne hediyye
Bu tuhfe-i cânım ola cânâne hediyye
Bûs-i pây-i gülbînine n'ola virse ruhsat
Bir lütf-i azimdir ki bu kurbâne hediyye
Evlâd-ı arebim tâyî aşk ile perverde
Bir kulunun abdi iken sen hâne hediyye...
Bu kıymetli bilgiler için çok teşekkür ederim.
Zaharya'nın bazı eserlerinde (bkz: Terkeyledi gerçi...) darb usûlüne tesâdüf ediyoruz. Her ne kadar tesmiye edilmese de yürük semâilerin içinde vurulagelmiş. Levent Hoca'nın bu konu özelinde çokça çalıştığını biliyorum, bir açıklık getirir diye...
Merhaba. Her iki örnekte de segâh makamına ufak bir geçki görüyoruz. Dolayısıyla Münir Bey, kalış hissini güçlendirmek için sizin de bahsettiğiniz gibi kürdî perdesi (segahın yedeni) kullanmış burada.
Evet hocam. Düyeğin ilk darbının vurulmamasıyla alakalı zannediyorum. Çalışılması gerek. :) Siz, pek tabii, daha iyi bilirsiniz ama fakîre göre düyek hâli, bir ilâhîden beklendiği üzere, daha canlı ve rengin. Darbeyn şeklinde aksama oluyor gibi eserde.
Fatîn tezkiresinde bu şiir, Hâfız Abdürrahim Şeydâ Dede'ye kayıtlı ve ikinci beyt şu şekilde farklı:
''Gönül sevdi o şehbâzı tükenmez şîve vü nâzı
Güzellerin ser-efrâzı gören vaslına irsem dir''
Na'tın tamâmı şöyle:
Bu şeb hurşîd-i evreng-i risâlet geldi dünyâye
Muhammed Mustafa'nın nûru saldı âleme sâye
Donandı âlem-i bâlâ ser-â-ser nûr ile bu şeb
Kadem basdı vücûd iklimine ol âsuman-pâye
Acep mi andelîb-i nağme-pîrâ olsa na'tınla
Meded ey server-i Yesrib kerem kıl bu Refîâye...
Bu şiirin hiç okunmayan bend-i sânîsinden başka Kınalızâde Hasan Çelebi tezkiresinde bir beyti daha var. (veya nazîre) Mürekkepçi Enverî'ye kayıtlı ve şöyle:
''Bağrımın başına dağ-ı gamın odlar yakalı
Kaldım ayakta kara başıma dermânım yok''
Gazel Câzim (ö. 1725/1726) merhûma âit ve şöyle:
Havâ güzel yine gülşende gösteriş günüdür
Çemen çemen salın ey serv-i kad reviş günüdür
Safâ-yı cûy-i çemen muntazır kudûmuna hep
Ayağını öperiz sâkıyâ iniş günüdür
Kenâra doğru salındır o serv-i âzâdı
Gel ey nesîm-i sabâ hizmetin var iş...
Gazel Râmî (ö. 1708) merhûma âit ve tamâmı şöyle:
Bir lahzâ nihân olsa o meh-rû nazarımdan
Bîzâr olurum hâsılı nur-ı basarımdan
Andıkça ol gül-ruy-i arak-rîzini yârin
Hûn-â-be-i hasret dökerim çeşm-i terimden
Ben tâir-i evc-i felek-i sûz u güdâzım
Ateş dökülürse ne aceb bal-i perimden
Bir...
Gazel, Safâyî tezkiresinde Nâhifî'ye kayıtlı fakat meyan mısrâı ve 4. mısrâ yok.
Gam değil bana cefâ ise eğer mu'tâdın
Bî-vefâdır diye meşhûr olur ancak adın
Kendinin kesb-i yedi olduğuna şekk etme
Başına her ne dokunduysa hele Ferhat'ın
Seyre çıktıkça benimle o nihâl-i tâze
Kâr edip renc-i...
Safâyî tezkiresinde ise Medhî'ye ait olduğu söylenmiş. İşler karışıyor. :) Gazel şöyle:
Bir elif çekti benim sîneme cânân bu gece
Sanki sarıldı bana serv-i hırâmân bu gece
Ayın on dördü gibi dün gece mecliste idi
Kande akşamladın ey mâh-ı dırahşan bu gece
Rindler sohbetine tâlib olan ârifler...
@Murselin Hocam'a sonsuz cömertliği ve gazeli bize ulaştırdığı için teşekkür ederim.
Bu gazel Sa'îd (17. yy ikinci yarısı, 18. yy başı) merhûma âit ve tamâmı şöyle:
Görse edemez dil seni arâma tahammül
Mümkün mü ya ol rûy-i dilârâma tahammül
Bir dâvet ile dâire-i dilde yer etti
Etmez o...
Haklısınız. Daha sonra, başka bir vesîleyle, curcuna olarak da yazmıştım, bilâhare paylaşırım. Recep Birgit'in kaydından haberdâr değildim. Muhakkak dinleyeceğim. Teşekkürler.
Doğru yapıyorsunuz fakat notalar, nedense, eklenmiyor. Dikkat ederseniz konunun ilk girisinde sadece bir nota görünüyor. Dilerseniz notayı konu altındaki mesajlara da ekleyebilirsiniz. Biz en başa taşırız.
Kıymetli ağabeyim, ilgili kayıtlar sisteme otomatik olarak YouTube sayfalarını tanıttığımız için tanımlanıyor. Biz bunları hassaten seçmiyoruz. Örnek kayıtları sizler işâret ettikçe değiştiriyoruz (daha doğrusu konu içinde ön plana çıkarıyoruz) Bu sıklıkla karıştırılıyor, affınıza sığınarak, bir...